Zaman zaman kendinizden şüphe duyma hissi ile boğuşmak, elde ettiğiniz her şeyi çabayla kazandığınızı düşünmek ya da bunları tamamen şansa bağlı olarak başardığınız düşüncesine kapılmak son derece normaldir.
Ancak bu düşünceler yoğun bir hal aldığında ve bütün yaşantınıza etki etmeye başladığında, sahtekarlık sendromu fenomeninin sizi esir aldığını söyleyebiliriz.
Peki, milyonlarca insanı etkisi altına alan imposter sendromu nedir? Hangi belirtilerle kendini gösterir? Neden ortaya çıkar ve nasıl tedavi edilir? Şayet bu sorulara yanıt arıyorsanız doğru adrestesiniz. Bu yazımızı okumaya devam ederek aklınızdaki tüm sorulara cevap bulabilir ve bu konuda çok daha bilinçli hale gelebilirsiniz!
Sahtekarlık sendromu olarak da bilinen imposter sendromu, bireyin zekasını, becerilerini ve başarılarını çevreleyen güçlü bir şüphe duygusudur. Bu şüphe duygusunun kuvveti altında ezilen kişiler, kendi başarılarından şüphe duyarak, herkesi kandıran bir sahtekar olduklarına inanırlar.
Sergiledikleri performans, başardıkları iş ne kadar büyük olursa olsun, bunun gerçek yeterlilikleriyle tutarlı olmadığını düşünürler. Yetersizlik hissi sebebiyle daima mutsuz olma eğilimi taşırlar.
İmposter fenomeni ilk olarak 1978 yılında dönemin ünlü psikologları Imes ve Clance tarafından kullanılmıştır. Clance, yaptığı ilk araştırmalarda sendromun yüksek başarıya sahip kadınlar arasında yaygın olduğu görüşüne vardı. Ancak, psikoloji biliminin gelişmesiyle birlikte yapılan diğer araştırmalar, bu sendromun erkek ve kadınları aynı oranda etkisi altına aldığını göstermiştir.
Sahtekarlık sendromu DSM 5 kitapçığında tek başına bir hastalık olarak tanımlanmamıştır. Daha çok anksiyete, depresyon ve tükenmişlik sendromu ile eş zamanlı ortaya çıkabilen bir fenomen olarak belirtilmiştir. Son yıllarda insanların %82’sini etkisi altına alan bu sendrom, kişinin hem profesyonel hem de kişisel yaşantısını ciddi düzeyde etkileyebilecek güçtedir.
Imposter, İngilizce kökenli bir kelimedir. Bu sözcük, anlam olarak Türkçede ‘’sahte’’ veya ‘’hileci’’ kelimelerine karşılık gelmektedir. Çoğunlukla kendini başkası gibi gösteren veya toplum içerisinde rol yapan kişileri tanımlamak için kullanılır.
İmposter fenomeni birden fazla şekilde ortaya çıkabilir. Bir kişi, farklı zaman dilimlerinde kendini iki veya daha fazla türe ait hissedebilir. Türlerin özelliklerinin ne olduğunu öğrenerek hangisine yakın olduğunuzu anlayabilirsiniz. Bu da sendromun üstesinden gelmenizi kolaylaştırır.
Dr. Valerie Young tarafından 2011 yılında tanımlanan imposter sendromu tipleri şu şekildedir:
Bu kategoride değerlendirilen kişiler, ellerindeki iş ne olursa olsun, onu tek başlarına halletmek isterler. Birisinden yardım istemek veya birisinden gelen yardım teklifini kabul etmek, kendilerini yetersiz hissetmelerine neden olur.
İnsanüstü duygu durumuna sahip kişiler, genellikle aynı anda birkaç işi birden yapmaya çalışırlar. Yeteneklerini eş, partner veya çalışan gibi farklı statülerin gerekliliklerine göre değerlendirirler. Bütün rollere aynı anda sahip olmayı ve hepsinin üstesinden başarıyla gelmeyi beklerler.
İmposter sendromunun mükemmeliyetçilik ile yakından ilgili olduğunu söylemek mümkündür. Zira her iki durum da birbirini tetikleyebilecek özelliktedir. Bu kişiler, elindeki işin ne olduğundan çok onu ne kadar iyi yaptıklarıyla ilgilenirler.
Görevleri çok basit olsa bile kendilerine daha üst seviyede bir hedef belirlerler ve o hedefe ulaşmaya çalışırlar. Başkaları yaptıkları işi takdir etse dahi kendileri bundan tatmin olmazlar. Çünkü zihinlerinde her zaman “Daha iyisini yapabilirdim” düşüncesi yer alır.
Tabii deha türünde değerlendirilen kişiler, yetkinliği olan insanların her şeyi çaba sarf etmeden halledebileceklerine inanırlar. Bu nedenle de çalışmadan veya ön hazırlıkları tamamlamadan en iyi olmayı beklerler. Gerçekten de yaptıkları işte başarılı olduklarında bunu hızlarına veya yetkinliklerine bağlarlar.
Uzman görüş türünde değerlendirilen kişiler, yeterliliklerini neyi ne kadar bildiklerine göre ölçerler. Bu bireyler, herhangi bir konunun bütün detaylarına hakim olmak isterler. Bilmedikleri veya eksik bildikleri bir konuyla karşılaştıklarında kendilerini yetersiz veya sahtekar olarak hissedebilirler.
Bu sendromun tiplerini detaylıca inceledik. Dilerseniz, şimdi de nedenlerine göz atalım!
İmposter sendromu, cinsiyet ve yaş fark etmeksizin bütün insanların başına gelebilecek bir fenomendir. İçsel çatışmaların yoğun olduğu sendrom, genellikle geçmiş deneyimler, sahip olunan inançlar veya bilişsel çarpıtmalar nedeniyle ortaya çıkar.
Rahatsızlık her bireyde farklı nedenlere bağlı olarak ortaya çıkabilir. Bununla birlikte, klinik psikologlar bazı faktörlerin genellenebilir etkide olduğunu savunmuştur.
Yaygın olarak görülen imposter sendromu nedenlerini de şu şekilde listeleyebiliriz:
Sahtekarlık sendromunun en yaygın belirtisi, kişinin kendi çabalarını ve başarılarını kendi kendine değersizleştirme eğilimi taşımasıdır. Ancak ortaya çıkan sinyaller bununla sınırlı değildir.
En çok görülen diğer imposter sendromu belirtileri şu şekildedir:
İmposter sendromu, ‘’Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı’nda’’ açıkça tanımlanmamıştır. Buna rağmen, her yıl binlerce kişiye sahtekarlık sendromu tanısı konulmaktadır. Peki, hastalığın teşhis süreci tam olarak nasıl işlemektedir?
Neredeyse hiç kimse “Ben imposter sendromundan şüpheleniyorum” diyerek psikoloğa gitmez. Kişilerin kliniğe başvurmalarının temel nedeni başa çıkamadıkları yetersizlik hissidir.
Uzman psikolog, danışanın anlattıklarını dikkatle dinledikten sonra sıklıkla ona bazı soruları yöneltir. Eğer bu sorulara verilen cevapların büyük çoğunluğu ‘’Evet’’ ise imposter sendromunun varlığından şüphelenilir.
Sahtekarlık sendromunun teşhisi için yardımcı olan sorular şu şekildedir:
İmposter sendromunun psikoloji literatürüne dahil edilmesi 1978’li yıllara kadar uzanmaktadır. Daha önce de belirttiğimiz gibi, o yıllarda çeşitli çalışmalar yapan ünlü psikologlar, sendromun yalnızca başarılı kadınlarda ortaya çıktığını öne sürmüştür.
Fakat günümüze gelindiğinde bu durum tekrar değerlendirilmiş ve sendromun hem erkeklerde hem de kadınlarda eşit olarak görüldüğü düşüncesi kabul görmüştür.
Sahtekarlık sendromu, bulunduğu ilk yılların aksine, bütün yaştan ve cinsiyetten insanları etkileyen bir fenomendir. Hatta adını dünyaya duyurmuş birçok bilim insanı, sporcu ve sanatçı bu sendroma yakalanmıştır.
Albert Einstein, Jennifer Lopez ve Tom Hanks gibi birbirinden farklı alanlarda başarılı işlere imza atmış kişiler, bu sendromdan muzdarip olmuş bireylere örnek gösterilebilecek kişilerden yalnızca birkaçıdır.
Bununla birlikte, depresyon ya da anksiyete gibi hastalıklara sahip kişilerin de imposter sendromuna yakalanma olasılığı diğer insanlara nazaran daha fazladır. Günlük yaşantılarında son derece takıntılı davranışlar sergileyen bu kişiler, zaman içerisinde yetersizlik duygusunu ciddi düzeyde yaşar. Bu da farklı bir sendromun ortaya çıkmasına zemin hazırlar.
İmposter sendromu yıkıcı sonuçlara neden olabilecek kadar güçlü bir fenomendir. Bütün rahatsızlıklar gibi onun da kendine özgü bazı özellikleri vardır:
Başarıları küçümsemek, imposter sendromunun en yaygın özellikleri arasındadır. Zira bu kişi için yaptığı işin hiçbir önemi yoktur. Ne yaparsa yapsın, hangi başarısı için takdir edilirse edilsin, bu onun için asla ama asla yeterli değildir.
Sahtekarlık sendromu yaşayan kişiler, yetenekleriyle ilgili kalıcı endişe yaşarlar. Öz farkındalıkları oldukça düşüktür ve çoğunlukla başarılarının kendileriyle uymadığını savunurlar.
Normal insanlar emek verdikleri bir işin karşılığını aldığında buna şaşırmazlar. Çünkü başarıyı elde edene kadar ne kadar çaba gösterdiklerinin farkındadırlar. Öte yandan, imposter sendromu yaşayan kişiler, başarılarının tamamen şanslarına bağlı olduğuna inanırlar.
İmposter sendromu kişinin sahip olduğu olumsuz duyguları pekiştirir. Örneğin, bir kişi kendini yetersiz veya tehlikeli hissediyorsa, sahtekarlık sendromu bu hissin kuvvetini daha da artırır. Bu da çoğunlukla riskli kararlar almakla sonuçlanır.
Özellikle mükemmeliyetçi türe sahip olan kişilerde görülen bir özelliktir. Onlar için kazandıklarının hiçbir önemi yoktur çünkü daima yapılan şeyin çok daha iyisi vardır.
Bazı imposter sendromu vakaları onay alma ile karakterizedir. Bu kişiler, başkalarını hayal kırıklığına uğratmamak için yoğun bir çaba içerisine girerler. Hatta çoğu zaman, bu istekleri karşılayamadıklarını düşündükleri için en başından geri çekilirler.
Herkes imposter sendromuna yakalanabilir. Öte yandan, aşağıdaki durumlara sahip olan kişilerin fenomeni geliştirme olasılığı çok daha yüksektir:
Sahtekarlık sendromu doğru tedavi seçenekleri sayesinde düzelebilen bir rahatsızlıktır. Bunun için yapılması gereken ilk şey, uzman psikolog ile görüşmektir.
Eğer herhangi bir kliniğe gitmekten çekiniyorsanız dert etmeyin! HiDoctor olarak, sizlere sunduğumuz online terapi hizmetinden yararlanın. Dilediğiniz yerden online olarak seanslara katılın. Böylece, sizin için teşhis ve tedavi süreci çok daha verimli geçebilir.
Dilerseniz, biraz da süreçten bahsedelim. Öncelikle, uzman psikolog ilk olarak şikayetçi olduğunuz konuları dinleyecek ve tanıdan emin olabilmek için size bazı sorular yöneltecektir.
Eğer farklı bir hastalık tanısı aldıysanız, süreç her iki durumu çözmek üzere düzenlenecektir. Fakat farklı bir hastalığa veya rahatsızlığa dair teşhis konulmadıysa aşağıdaki tedavi seçenekleri değerlendirilecektir:
İmposter sendromundan kurtulmak için ilk olarak sahip olduğunuz inançlarla yüzleşmeniz gerekir. Bu ilk etapta zorlayıcı olabilir. Çünkü onları benimsediğinizin farkında bile olamayabilirsiniz. Ancak bazı teknikler yardımıyla olumsuz düşüncelerinizin farkına varabilir ve onları kendinizden uzaklaştırabilirsiniz.
Nasıl hissettiğinizi çevrenizdeki insanlarla paylaşmaktan asla çekinmeyin. Sahip olunan mantıksız düşünceler gizlendiklerinde veya farklı şekilde yansıtıldığında daha da derinleşme eğilimi taşımaktadır. Bu nedenle, o an nasıl hissediyorsanız bunu mutlaka karşı taraf ile paylaşmalısınız.
Aynı işi paylaştığınız veya aynı okulda okuduğunuz herhangi biri sizinle aynı sendroma sahip olabilir. Bundan şüpheleniyorsanız o kişiye odaklanmayı ve içinde bulunduğu durumu anlamayı deneyin.
Örneğin, yemekhanede yalnız oturan ve bundan sıkıntı duyan birini görürseniz masanıza davet edin. Bunu yaşam tarzı haline getirerek, kendinize olan güveninizi de artırabilirsiniz. Üstelik dostluklarınızı da pekiştirebilirsiniz.
Yeteneklerinizi ve bunlara ait düşüncelerinizi bir kenara not edin. Daha sonra yazdıklarınızı okuyun ve neden öyle düşündüğünüzü anlamaya çalışın. Bu uygulamayı sürekli hale getirdiğinizde öz farkındalığınızın arttığını görebilirsiniz.
İster istemez kendimizi diğer insanlarla kıyaslarız. Herhalde bunu yaşamamış kimse yoktur. Örneğin, sokakta gördüğümüz rastgele bir insanın sürdüğü bir araba kendi yaşantımızı sorgulamamıza neden olabilir. Aynı şekilde, başkalarının giydiği kıyafet dahi kendimizle ilgili bazı şeyleri sorgulamamıza yol açabilir.
Bu, masum görünen fakat masum görüntüsünün aksine oldukça tehlikeli olabilen bir durumdur. Çünkü kendinizi başkalarıyla kıyasladığınızda artan yalnızca memnuniyetsizliğiniz olacaktır. Bu durum, sizi mutsuz edecek ve hayatınızdan neşeyi alıp götürecektir. Dolayısıyla kendinizi başkalarıyla kıyaslamaktan vazgeçin.
Sosyal medyanın kontrolsüz kullanımı sendromunuz için tetikleyici olabilir. Oradaki diğer insanları gördükçe onlara ayak uydurmaya çalışabilir ve kişiliğinize uymayan bir imaj çizmeye çalışabilirsiniz. Bu da sadece ve sadece sahtekar olma duygularınızı kötüleştirecektir.
Ait olmama veya yetersizlik duygularıyla savaşmak yerine onları kabul etmeyi deneyin. Unutmayın ki, olumsuz düşünceleri yenmenin en iyi yolu, onları olduğu gibi kabul edip altında yatan problemlere yönelmektir.
Kendinizi sahtekar gibi hissediyorsanız ve bu düşüncenin hayatınıza etki ettiğini düşünüyorsanız profesyonel yardım alabilirsiniz. Eğer keşfedilme duygunuz sizi engelliyorsa yüz yüze terapi yerine online terapi almayı düşünebilirsiniz. Birbirinden değerli uzmanlarımız size yardımcı olmak için hazır!
Kendini yetersiz hissetmenin kronik hali psikolojide aşağılık kompleksi olarak adlandırılır.
Tedavi için en sık tavsiye edilen terapi bilişsel davranışçı terapidir.
İmposter sendromuna yakalanıp yakalanmadığınızı anlamak için kendinize bazı sorular yöneltmeniz gerekir. Kendinize, başarınızın neyden kaynaklandığını, başkalarının onayına ihtiyaç duyup duymadığınızı ve temel inançlarınızı sorabilirsiniz. Ancak bundan emin olmak için mutlaka uzman bir psikoloğa görünmelisiniz. Bir uzmana başvurmadan kendi kendinize herhangi bir ‘’teşhis’’ koymamalısınız.
İmposter sendromu testi, psikologların koyduğu tanıyı desteklemek için kullandığı bir envanterdir.
Hayır, imposter sendromunun tedavisinde ilaç kullanılmaz. Verilen ilaçlar yalnızca belirtileri azaltmaya ve altta yatan hastalıkları çözmeye yardımcı olur.
Sahtekarlık sendromundan kurtulmak için terapi alabilir, öz farkındalık çalışmaları yapabilir ve çeşitli yaşam tarzı değişikliği stratejileri uygulayabilirsiniz.
Kaynaklar:
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK585058/
https://www.apa.org/gradpsych/2013/11/fraud
https://www.mcleanhospital.org/essential/impostor-syndrome