Herkes hayatının en azından bir bölümünü öğrenci olarak geçirir. Öğrenci hayatı ise sadece eğitim sürecinden ibaret değildir. Aynı zamanda kişiler arası iletişimi, yüksek düzeyde sorumluluk duygusunu, bağımsızlık hissini, yeni bir sosyal rol belirlemeyi ve çalkantılı yaşam koşullarını da içerir.
Lise dönemine kadar oldukça sosyal bir yaşam sürebilen öğrenciler, üniversiteye adım attıkları andan itibaren eski sosyal çevrelerinden kısmen veya tamamen mahrum kalabilirler. Kısa sürede yeni duruma adapte olmak zorlayıcı olabilir; çünkü yeni çıkılan bu yolda kurulacak olan otorite geçmişteki değerleri destekleyici olmayabilir.
Bu durumun farkına vardıktan sonra yeni hedefinize kilitlenerek; bilgi ve becerilerinizi yalnızca öğretmenlerinizin önünde değil, aynı zamanda yeni tanıştığınız arkadaş ortamında da göstermelisiniz.
Bazıları için dışarıdan oldukça kolay görünen bu durum sanıldığından çok daha sancılı geçebilir. Eğer farklı bir şehre yerleştiyseniz, bu süreç iki kat daha zorlayıcı olabilir. Peki, içinde bulunduğunuz durumdan nasıl sıyrılabilirsiniz? Sosyal hayata ve eğitim sürecine daha kolay ve hızlı nasıl uyum sağlayabilirsiniz?
Üniversiteye yeni başlayan öğrencilere faydalı olacağına inanarak hazırladığımız bu içeriğimizde, tipik birinci sınıf problemlerine ve bunların nasıl çözüme kavuşacağına değineceğiz. Hazırsanız, başlayalım!
Üniversite Hayatına Adapte Olamama Nedenleri
Lise dönemi boyunca çok çalıştınız ve nihayet hedeflediğiniz o bölüme de üniversiteye de ulaştınız. Eğer üniversiteniz ikamet ettiğiniz şehirde ise başarınızın heyecanını doya doya yaşayabilirsiniz. Ancak okumak için farklı bir şehre gitmek zorundaysanız bu noktada düşündüğünüz en önemli şey, “evinizden ayrılmanın korkutuculuğu” olabilir.
Burada bahsedilen kritik nokta, yalnızca konfor alanından ayrılmak değildir. Sosyalleşme kaygısı, akademik endişeler, maddi etkenler ve daha birçok şey öğrencilerin adaptasyon sürecinde oldukça etkilidir. Neler mi bunlar? Birlikte bakalım!
1. Akademik Endişeler: Ya Başarısız Olursam?
Üniversiteye kayıt yaptırdığınız andan itibaren lise döneminden çıkmış sayılırsınız. Teoride son derece geçerli olan bu durum, eylemler söz konusu olduğunda ne yazık ki karmaşık bir hal almaktadır. Çünkü lisenin işleyiş stili ile üniversitenin işleyiş stili birbirinden tamamen farklıdır. Bunu ilk anda kavrayamayan öğrencilerin birçoğu başarısız olma kaygısı ile baş etmeye çalışmaktadır.
Konuyu biraz daha genişletmek faydalı olacağından örnekler üzerinden ilerleyebiliriz. Örneğin, lisede çok iyi bir öğrenci olduğunuzu düşünelim. Sınavdan düşük not alsanız bile öğretmeninizin vereceği kanaat notu ile sınıfı geçebilir ve hatta bunu belgeyle bile taçlandırabilirsiniz.
Oysa üniversite, eylemlerinizin sorumluluğunu bağımsız olarak taşıdığınız bir ortamdır. Notlarınız iyi davranışlara sahip olduğunuz için yükseltilmez. Sınıfta sessiz durmanız artı bir puanla ödüllendirilmez.
Gerçek performansıyla doğrudan değerlendirileceğinin farkına varan öğrenciler, akademisyenlerin beklentilerini karşılayamama korkusu yaşar. Sınavlar artık davranışlardan çok daha etkilidir. Bu gerçeklik, öğrencinin strese girmesine ve sonsuz bir kaygı döngüsüne kapılmasına yol açabilir.
2. Arkadaş Edinme ve Sosyalleşme
Yeni bir şehre gittiğiniz andan itibaren ailenizi, arkadaşlarınızı, evcil hayvanınızı, en sevdiğiniz kafeleri, restoranları geride bırakırsınız. Çocukluğunuzun ve gençliğinizin geçtiği o yerler dışında olmak stres yaşamanıza neden olabilir. Sınıfınız kalabalık olsa bile kendinizi yalnız hissedebilirsiniz. Hatta kendinizi yeterince ifade edemediğinizi ve olduğunuz gibi kabul edilmeyeceğinizi düşünebilirsiniz. Zihninizde dönen düşünceler doğru olmasa bile bu arkadaşlık kurmanızı engelleyebilir ve yabancı bir şehirde tek başınıza kalmanız üniversite hayatına adapte olmanızı zorlaştırabilir.
3. Ekonomik Etkenler
Üniversite eğitimi almak isteyen öğrencilerin bazıları maddi yetersizliklerden dolayı okulu bırakmak zorunda kalmaktadır. Ders kitaplarının ücretli olması, konaklama ve yemek harcamaları gibi masraflar öğrenci ve aile bütçesi üzerinde zorlayıcı olabilir. Ekonomik zorluklarla başa çıkamayan öğrencilerin büyük çoğunluğu ne yazık ki bölümünü yarıda bırakarak aile evine geri dönmektedir.
Üniversite Hayatına Nasıl Adapte Olunur?
Yeni arkadaşlar edindiğiniz, yeteneklerinizi büyük bir hevesle sergilediğiniz üniversite hayatına nasıl adapte olabilirsiniz? Şimdi endişelerinizi geride bırakın ve hayatınızda açtığınız yeni bir sayfa için sabırsızlanın. İşte sizi üniversite hayatına kısa sürede alıştıracak bazı yararlı ipuçları!
1. Yalnız Olmadığınızın Farkına Varın
Üniversitedeki çoğu öğrenci sizinle aynı duyguları yaşayabiliyor ve benzer durumlarla uğraşabiliyor. Diğer kişilerle iletişimde kalarak birbirinize yardımcı olabilmek için yeni bir sosyal alan yaratın. Bu yaklaşım hem size hem de karşınızdaki kişiye yararı dokunur. Böylece yeni bir arkadaşlığın temelinin atılmasını sağlayabilir.
2. Üniversite Hayatının Tadını Çıkarın
Üniversite akademisyenlerden ve yoğun derslerden çok daha fazlasıdır. Farklı geçmişlere sahip öğrencilerin tek bir çatı altında toplanması adeta bir kültür potasıdır. Bu bağlamda, ortak fikir ve düşünceler üzerinde kaynaşabileceğiniz, farklı fikirlerle etkileşim içinde olabileceğiniz etkinliklere katılmaya özen gösterin.
3. Kendiniz Olmaktan Vazgeçmeyin
Değişmek iyidir ancak bundan memnun olmadığınızda ertelenebilir bir şeydir. Yeni bir şeyler denemek tercih edilebilir bir durum iken verilecek kararın sadece ve sadece size ait olduğunu göz ardı etmeyin. İstemediğiniz hiçbir şeyi yapmak için baskı altında hissetmeyin. Karakterinizi ortaya koymaktan çekinmeyin.
4. Yeni Şehrinizi Keşfedin
Yoğun programınız olabilir ancak bu gezmenize engel olmamalı. Yemek yiyebileceğiniz, ihtiyaçlarınızı giderebileceğiniz ve en stresli anlarda gevşeyebileceğiniz yerleri keşfedin. Yeni bir yerde yeni bir gün batımı sizi bekliyor. Öyleyse dışarı çıkın ve maceracı olmaktan çekinmeyin!
5. Ekonomik Kaygılara Çözüm: Çalışmayı Deneyin
İhtiyaç duyduğunuzda paraya sahip olmak gibisi yok. Boş zamanlarınız fazlaysa ve çalışabileceğiniz bir iş varsa bunu yapmaktan çekinmeyin. Çalışmak size yalnızca maddi katkı sağlamakla kalmaz aynı zamanda yeni bir sosyal çevre edinmenizin de önünü açar.
6. Psikolojik Destek Alın
Sorunlarınızın hemen geçmesi mucizeyle eş değerdir. Ancak adapte olmak için zaman içerisinde bahsettiğimiz nedenlerin verdiği sızının biraz hafiflemesi gerekir. Çabalarınıza rağmen zorluklar yaşıyorsanız ve bu durumla baş etmekte zorlanıyorsanız psikolojik destek almayı düşünebilirsiniz. Bu noktada dilediğiniz zaman bizimle iletişime geçebilir, deneyimli uzmanlarımızdan yardım alabilirsiniz!
Cömertlik, sadece maddi yardımla sınırlı olmayıp zaman, emek ve ilgi gibi pek çok biçimde ifade edilebilir. Toplumsal hayatta önemli bir yere sahip olan bu davranış kalıbı, bireyin sadece çevresine değil, kendi psikolojik iyi oluşuna da katkı sağlamaktadır. Araştırmalar, cömertlik pratiklerinin kişilerin topluma ve sevdiklerine yarar sağlayabilmesinden dolayı kendilerini yeterli hissetmesi, kendinden ve yaptığından tatmin olmuşluk […]
Dr. Nossrat Peseschkian tarafından geliştirilen Pozitif Psikoterapi, insanın içinde bulunduğu duruma farklı açılardan bakabilmeyi amaçlar. Bu sebeple, kişilerin sorunlarına/çatışmalarına çözüm ararken bireysel, toplumsal, biyolojik ve sosyolojik boyutlardan yaklaşır. Pozitif Psikoterapi ekolünün temelini Denge Modeli oluşturur. Denge Modeli, 4 temel alan üzerinde durmaktadır. Beden ve duyular İş ve Başarı İlişkiler Gelecek ve Fantezi Ruhsal açıdan sağlıklı […]
Çoğu insan, kendisini yetenekli ve dayanıklı olarak nitelendirmeyi sever. Nitekim, güçlenmiş, zorluklara göğüs germiş ve yaşamının kontrolünü eline almış bir insan olmak, her bireyi mutlu eder. Ancak bazen, ne kadar güçlü olduğumuzu düşünürsek düşünelim, diğer insanların yardımına ihtiyacımız olduğunu gösteren olaylar ortaya çıkar. Bazı insanlar bu durumlarda kendini zihinsel ve duygusal olarak sıkışmış hissederken; bazı […]
Her insan, bazı zamanlarda kaygı ve stres duygularını arttıran, işte veya kişisel yaşantısında konsantrasyon güçlüğüne neden olan düşüncelerle meşgul olduğu bir dönem yaşar. Geçmiş ve gelecekle ilgili bu rahatsız eden düşünceler, o anda var olmayı ve şimdiki zamanda mutlu olmayı engeller. İşte, tam da bu noktada bilinçli farkındalık egzersizleri devreye girer! Mindfulness olarak da bilinen […]
İyi bir yaşam, her şeyden ve herkesten önce, kişisel olarak kendinize uygun bir yaşamdır. Peki, kendinizi iyi tanımadan, size ve ihtiyaçlarınıza uygun bir hayat inşa etmeniz mümkün müdür? Ne yazık ki, çoğu kişi için bu mümkün değildir. Onlar için yaşam uçsuz bucaksız bir okyanusta akıntıyla yolculuk etmek gibidir. Peki, bu yolculuk nasıl dizginlenir? Bahsi geçen […]
Her canlının içinde benliğinin odak noktası yatar. Örneğin; bir fincan kahvenin özü çekirdektir, etin özü proteindir. İnsanın özü ise kendisidir. Herşey özüyle birlikte güzeldir. İnsan da bu kurala dahildir. Çünkü kendi gibi olamayan herkes, er ya da geç toplum tarafından arzulanan ve kabul edilen normlara sürüklenir. Bütün bireylerin herkesleştiği ve kimsenin kendisi gibi olamadığı bir […]
Bazı rahatsızlıklar, yaş fark etmeksizin, bütün insanlarda her an meydana gelebilir. Mide bulantısı da bebeklerden yetişkinlere kadar herkeste zaman zaman ortaya çıkan problemlerden biridir. Kişinin günlük yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyen bu durum, çoğunlukla soğuk algınlığı, reflü ve gastrit gibi hastalıkların belirtisi şeklinde ortaya çıkmaktadır. Bu sağlık problemlerinin bir an önce çözülmesi gerekir. Zira bulantının […]
Tüm bireyler kendilerini diğer bireylerden ayıran bazı duygulara sahiptir. Diğer taraftan bireylerin farklı şekillerde deneyimlediği ortak duygular da vardır. Kıskançlık da bu ortak duygulardan biridir. Örneğin, partneriniz eski sevgilisinden bahsettiğinde veya partnerinizin önceki ilişkisine ait fotoğraflarına denk geldiğinizde rahatsız edici olabilecek duygular hissetmeniz oldukça doğaldır. Kıskançlık duygusu da bunlardan bir tanesidir. Kıskançlık duygusu, çok fazla […]
