Çoğu insan, kendisini yetenekli ve dayanıklı olarak nitelendirmeyi sever. Nitekim, güçlenmiş, zorluklara göğüs germiş ve yaşamının kontrolünü eline almış bir insan olmak, her bireyi mutlu eder. Ancak bazen, ne kadar güçlü olduğumuzu düşünürsek düşünelim, diğer insanların yardımına ihtiyacımız olduğunu gösteren olaylar ortaya çıkar.
Bazı insanlar bu durumlarda kendini zihinsel ve duygusal olarak sıkışmış hissederken; bazı insanlar bu süreci başarıyla yönetir. Peki, bunun sırrı nedir? Cevap çok basit! İkinci kısımda yer alan bireylerin duygusal dayanıklılığı diğerine göre çok daha gelişmiştir.
Peki, resilience olarak da bilinen duygusal dayanıklılık nedir? Duygusal dayanıklılığın temel taşları nelerdir?
Stresli durumlara ve krizlere uyum sağlama yeteneği duygusal dayanıklılık olarak adlandırılır. Yüksek seviyede duygusal dayanıklılığa sahip olan insanlar kalıcı etkilere maruz kalmadan zorluklara uyum sağlayabilir ve bu durumlarla daha sağlıklı bir şekilde baş ederler.
Daha az dirençli olan insanlar ise, sorun ister büyük ister küçük olsun, yaşam değişiklikleriyle veya stresle başa çıkmakta zorlanırlar.
Duygusal dayanıklılık, bireylerin stresi, kaygıyı ve olumsuz duyguları etkili bir şekilde yönetmelerine yardımcı olur. Daha iyi zihinsel ve fiziksel sağlığa sahip olabilmeleri için onları destekler. Bu da depresyon ve anksiyete gibi rahatsızlıkların riskini olabildiğince azaltır.
Duygusal dayanıklılığı zayıf olan kişiler gün içerisinde oldukça streslidir. Kişi sorunla başa çıkamadığı için sinirlenir ve bu sadece kendisi değil, çevresindeki diğer bireyleri de etkiler. Duygusal dayanıklılık, duygu yönetimi ve iletişimi geliştirerek kişilerarası ilişkileri daha da güçlendirebilir.
Duygusal dayanıklılığın önem arz ettiği durumlar yalnızca kişisel yaşamla sınırlı değildir. Profesyonel bağlamda da mutlu olabilmeniz için güçlü bir duygusal dayanıklılığa sahip olmanız gerekir.
İş yerinde karşılaşacağınız stresi yönetmeniz, engelleri aşmanız ve değişime uyum sağlamanız için sağlam bir dayanıklılığa ihtiyacınız vardır. Duygusal dayanıklılık, profesyonel yaşamınızda bilinçli karar almanıza ve zorluklar karşısında olumlu tutum benimsemenize yardımcı olur.
Duygusal dayanıklılık ve başarı odaklılık, birbiriyle eş zamanlı ilerleyen iki dosttur. Hedefiniz başarıya ulaşmak olduğunda karşılaşacağınız bütün engellere karşı mücadele göstermeniz gerektiğini bilirsiniz.
Elbette, bunun için sihirli bir değneğe ihtiyacınız yoktur. İhtiyacınız olan en önemli şey, sürekli gelişen duygusal dayanıklılıktır. Böylelikle sorunlara karşı çözüm odaklı olabilir ve hedefinize daha çabuk ulaşabilirsiniz.
Duygusal dayanıklılığı artırmak için atabileceğiniz bazı adımlar vardır. Aşağıdaki ipuçlarını takip ederek duygusal dayanıklılığınızı geliştirebilirsiniz:
Egzersiz, sağlıklı beslenme ve düzenli uyku gibi öz bakım faaliyetlerine öncelik vermek, duygusal dayanıklılık oluşturmaya yardımcı olur.
İyimserlik kısmen genetik kısmen de sonradan kazanılmış bir ruh halidir. Sanılanın aksine bu beceri zor durumu görmezden gelmek değildir. Örneğin, bir insan işini kaybettikten sonra yenilmiş hissedebilir ve yaşanan durum karşısında “bu durumu asla düzeltemeyeceğim” şeklinde düşünebilir.
Ancak iyimser bir tutuma sahip olan kişi, “zor bir dönem olacak ama beni gerçekten mutlu edecek o işi bulmam için de fırsat yaratılacak” şeklinde düşünerek meydan okumayı daha güçlü bir şekilde onaylayabilir. Siz de ikinci tutuma sahip olabilmek için duygusal egzersizler yapabilir ve duygusal dayanıklılığınızı artırabilirsiniz.
Yaşadıklarınızı anlatmak travma ve zor deneyimlerin üstesinden gelmek için kullanabileceğiniz etkili bir yöntemdir. Hikayenizi yeniden anlatarak deneyimlerinizi anlamlandırabilir, hissettiğiniz negatif duyguları serbest bırakabilir ve yeni bir benlik inşa edebilirsiniz. Duygular ifade edildikçe, olaylara farklı bir bakış açısıyla bakmamıza katkı sağlar bu yüzden kendinizi ifade etmeniz önemlidir.
İnsanların birçoğu yaşadığı başarısızlıklar için kendini suçlama eğilimindedir. Duygusal dayanıklılığınızı geliştirmek için bu tutumdan vazgeçmeli ve hatalı olsanız bile, soruna sizin dışında faktörlerin de katkıda bulunduğunu hatırlamalısınız. Bu aşamadan sonra odak noktanızı atacağınız sonraki adımlara kaydırmalısınız.
Duygusal açıdan gelişmek için sosyal ilişkilerinize önem vermelisiniz. Kendinizi sizi destekleyen ve zorluklar karşısında size yardımcı olan pozitif insanlarla çevreleyin. Onlarla zaman geçirin ve bunu düzenli olarak tekrar edin.
Çocukluk dönemi yetişkinlikte nasıl bir insan olacağımız konusunda belirleyicidir. Örneğin, çocukken hata yaptığınızda ve öfkeli bir ebeveyn ile karşılaştığınızda yetişkinlik dönemlerinde mükemmeliyetçilik ile mücadele edersiniz.
Verdiğimiz bu örnek yalnızca karakter konusunda geçerli değildir. Ebeveynlerin çocuklara karşı olan tutumu da duygusal dayanıklılık bakımından son derece önemlidir.
Her ebeveyn farklı bir yetiştirme stiline sahiptir. Kimileri çocuğunu otoriter bir yaklaşımla büyütürken; kimileri ise destekleyici ve izin verici bir tutum sergiler. Bazı aileler de helikopter ebeveynlik stilini benimseyerek korumacı bir tutum benimser.
Otoriter veya eleştirel ebeveynlerle büyüyen çocuklar risk almaktan korkar ve hata yaptıklarında bunu yalanla saklama eğilimi taşırlar. Bu, onların duygusal dayanıklılığının zayıf olduğunun göstergesidir.
Öte yandan, ebeveynleriyle sağlıklı ilişkiler kurabilen çocuklar risk almaktan çekinmezler. Çünkü yaptıkları hata karşısında veya eksik kaldıkları bir noktada ebeveynlerinin desteğini alabileceklerini bilirler. Bu da onların duygusal dayanıklılığını geliştiren önemli bir noktadır.