İyi bir yaşam, her şeyden ve herkesten önce, kişisel olarak kendinize uygun bir yaşamdır. Peki, kendinizi iyi tanımadan, size ve ihtiyaçlarınıza uygun bir hayat inşa etmeniz mümkün müdür?
Ne yazık ki, çoğu kişi için bu mümkün değildir. Onlar için yaşam uçsuz bucaksız bir okyanusta akıntıyla yolculuk etmek gibidir. Peki, bu yolculuk nasıl dizginlenir? Bahsi geçen bu kişiler içsel temas yolculuğuna nasıl çıkabilir?
Self-connection olarak da bilinen içsel temas, bir kişinin kendisi hakkında bilgiler edindiği bir süreci ifade eder. Birey; içsel kaynaklarını, duygularını ve düşüncelerini bu süreç içerisinde öğrenebilir. Bu, ruhu tanımanın ve davranışları buna uyarlamanın birleşimidir.
Bunlara ek olarak:
İçsel teması kazanmanın tek gecede mümkün olmadığı göz önünde bulundurmalıdır. Belirli aşamalardan geçmeli ve bu aşamaları en derinlere kadar sindirebilmek çok önemlidir.
İçsel temas aşamaları ise şu şekildedir:
Kişinin kendisinin farkında olması ya da bilinen adıyla öz farkındalık, bir kişinin benliğini, sınırlarını, eksilerini ve artılarını anlama yeteneğidir. Kişinin bütün eylemlerinin farkında olduğu ve bunları kendisi ve çevresi ile ilgili olarak seçebildiği psikolojik bir durumdur.
Farkındalık kazanan kişi kendini ve duygularını sorgulamaya başlar: Kendim hakkında nasıl hissediyorum? En iyi ve en kötü yönlerimi biliyor muyum? Neden hep aynı yerde yanlış yapıyorum? Bütün bu sorular farkındalık geliştirme sürecinin bir parçasıdır. Bunların cevabını arayan kişi, en sonunda aydınlanmış bir şekilde hayatına devam eder.
Her insan benzersiz bir kişiliğe sahiptir. Karakter gelişiminden bahsederken genellikle bireyin sahip olduğu yeteneklerden söz edilir. Ancak bu, madalyonun tek tarafına odaklanmaktan farklı değildir. Yalnızca iyi yönleri görmek aynı zamanda kendinize ihanet ettiğiniz anlamına gelir. Peki ama neden?
Çünkü hiçbir insan kusursuz değildir. Yapmamamız gereken yanlışlarla, söylemememiz gereken yalanlarla ve atmamamız gereken adımlarla karakterizeyiz. Dolayısıyla da kendimizi bütün yönlerimizle kucaklamak ve kusurlarımızı kabul ederek öz-şefkat uygulamak çok önemlidir.
Uyanmak ve farkındalık kazanmak, self-connection sürecinin en önemli iki aşamasıdır. Son aşama ise kazandıklarımızı ve kabullendiklerimizi davranışlarımıza yansıtmaktır. Hayat boyu birçok seçimlerle karşı karşıya kalırız. Örneğin eğitim, meslek seçimi, evlilik ve çocuk sahibi olmak herkesin birgün karar vermek zorunda olduğu meselelerdir. Bu seçimler kendi kendinin farkına varmadan yapılırsa eğer, sonuçlar tatmin edici olmayacaktır.
Öte yandan, her insan kişisel doyuma ulaşmak için çaba gösterir. Derin ihtiyaç ve arzuların farkında olmadan hiçbir insan hedefler belirleyemez ve dolayısıyla da onlara ulaşmak için çabalamaz.
İlk iki aşama ile farkındalık kazanan birey için davranışları değiştirme vakti artık gelmiş demektir. Bundan sonra kişi hedeflerini tutturmak için ilerlemelidir, ancak ilerlerken de kendi inançlarını göz ardı etmemelidir.
İçsel temas eksikliği asla geri dönüşü olmayan bir durum değildir. Gerçek şu ki; çoğu durumda, yapacağınız pratiklerle bunu kazanabilirsiniz. Şimdi, daha fazla vakit kaybetmeden, bu stratejilere geçebiliriz.
Hayat bir an bile yavaşlamayan tempoda devam etmektedir. Hayatın tam ortasında bulunuyoruz ve sürekli olarak bir şeylere yetişmeye çalışıyoruz. İçsel temas sürecinde zaman zaman bu sarmalı durdurup kendimize şu soruları sormamız önemlidir:
Bir an olsun duraksamak ve içe yönelmek size değerli bilgiler verebilir. Önemsediğiniz değerlere göre yaşayıp yaşamadığınızı veya yaşam boyunca bazılarını kaybedip kaybetmediğinizi, inançlarınızda zaman içinde bir şeylerin değişip değişmediğini görebilirsiniz.
Her günün sonunda dikkatinizi dağılmayacak ve size keyif verecek bir yerde oturmayı rutin haline getirin. Gününüzü yeniden yapılandırın ve kendinize günün nasıl geçtiğini sorun. Eğer kötü bir gün geçirdiyseniz bunun neden olduğunu anlamaya çalışın. İyi bir gün geçirdiyseniz daha iyisini nasıl yapabileceğinizi düşünmeye çalışın.
En kolay şey herhangi bir çatışmada karşı tarafı suçlamaktır. Bununla birlikte, içsel temasa geçmiş bir kişi spot ışıklarını kendine çevirecek ve şu soruyu soracaktır: Yaratılan durumda benim rolüm nedir?
Böylece bir hata yapıp yapmadığınızı öğrenebilir, neyi düzeltmeniz gerektiğini anlayabilir ve sadece sorunlu durumlar yaratmak için çevreyi suçlayamazsınız.
Değişmek ve bunu sürekli hale getirmek için gerçek bir arzuya ihtiyacınız var. Bir kişinin değişmesi için istediği şeylerin farkında olması yeterli değildir. Ayrıca içgörüleri yaşamına da aktarmalıdır.
Olumsuz duygulardan kaçmak yerine, onlara alan verin ve deneyimleyin. Acılı bir durum yaşadığınız zaman, buna neyin sebep olduğunu düşünün. Acıyı kabul etmekten, soru sormaktan ve en derininizden gelen cevapları almaktan ne kadar korkmazsanız, o kadar güçlü bir içsel temas gerçekleştirirsiniz.
Tüm bu bilgiler ışığında içsel temaz kazanmanın bir süreç olduğu ve zaman alacağı unutulmamalıdır. Kendinize karşı sabırlı ve nazik olduğunuzda kendinizi keşfetmenin keyfini çıkaracaksınız!