Hızlı ve tempolu bir kariyer ile özel hayatı dengede tutmak genellikle çok zordur. Bununla birlikte, motivasyon eksikliği ve tükenmişlik sendromu gibi olumsuz durumlardan kaçınmaya çalışıyorsanız, sağlıklı bir iş-yaşam dengesinin nasıl kurulduğunu öğrenmeniz gerekir.
Günümüzde pek çok insan hayatında denge kurmak için çabalıyor. İş hayatında kariyer adımlarını hızla çıkmak isterken, özel hayatına ve hobilerine de güzel bir şekilde zaman ayırmayı hedefliyor. Örnek bir ebeveyn olmak, iyi bir partner olmak, terfi almak, kedi beslemek ve daha birçok şey buna örnek olarak gösterilebilir.
Ancak bütün bunları dilediğiniz şekilde yapabilmek için aksiyon almanız ve hedeflerinize sağlam adımlarla ilerlemeniz şarttır. Peki, hakkında her zaman iyi şeyler duyduğumuz ve sıklıkla sağlamaya çalıştığımız iş yaşam dengesi nedir? Bu denge sağlanmadığı takdirde ne gibi olumsuz durumlarla karşılaşırız? Bu dengeyi bozan başlıca faktörler neler? Merak etmeyin, hepsinin cevabı ve çok daha fazlası bu yazımızda!
Hayatımızı birden fazla alanda var olarak sürdürürüz. Bir profesyonel, ilgili bir ebeveyn, iyi bir partner veya başarılı bir sporcu olabiliriz. Rollerimiz ve sahip olduğumuz sorumluluklarımız her alan için farklılık gösterir. Asıl zorluk, bu kadar farklılığı az çatışma ve anlamlı bir şekilde karşılamaktır. İşte, bu da iş-yaşam dengesi olarak tanımlanır.
İş ve yaşam dengesi, hem kişisel zamanın kaliteli geçirilmesini hem de çalışma saatlerinin tatmin edici bir şekilde yönetilmesini sağlar. Bu dengedeki en önemli husus, iki alanda da sergileyeceğimiz performanstan ödün vermeden her iki alana da yeterince zaman ayırabilmektir. Böylece, daha mutlu bir hayat sürebilir ve çeşitli olumsuzlukların önüne geçebiliriz.
Günümüzde sıkça duyduğumuz iş yaşam dengesi kavramının ortaya çıkışı 1930’lu yıllara kadar uzanıyor. Bununla birlikte, bu terimin günlük dile kazandırılması ve iş hayatında uygulanması 1986 yılına kadar düzensiz bir şekilde ilerliyor.
İkinci Dünya Savaşı başlamadan hemen önce Kellogg Company, çalışanları için yeni bir şeyler denemek istedi. Bütün ülkeler tarafından yaygın olarak kullanılan geleneksel çalışma saatlerini esnek çalışma saatleri ile değiştirdi. Yaptıkları bu değişim, motivasyon kaybının önüne geçti ve bu da iş verimliliğinin artması ile sonuçlandı.
1977 yılına gelindiğinde Rosabeth Moss Kanter, ‘’Amerika Birleşik Devletleri’nde İş ve Aile: Araştırma ve Politika İçin Eleştirel Bir İnceleme ve Gündem’’ adlı kitabıyla iş ve özel yaşam dengesini gündeme getirdi.
Halk arasında popülerliğini artıran kavram, işçilerin haklarını aramaları için fırsat kapısı oldu. Baskıya dayanamayan birçok kurum değişime zorlandı. Akabinde ise çalışma saatleri aile ve iş dengesini sağlayabilecekleri şekilde düzenlenmeye başladı.
Ancak bu terimin bütün dünyada kabul görmesi 1980’li yıllarda mümkün oldu. Yüzlerce çok uluslu şirket, çalışanların haklarını korumak için politikalar ve önlemler uygulamak için harekete geçti. Geleneksel çalışma stilinin aksine iş hayat dengesinin önemsendiği yeni vardiyalar geliştirildi.
İş-özel yaşam dengesinin uygulanması ve sağlıklı bir şekilde sürdürülmesi, sadece ilişkileri değil, aynı zamanda çalışanın performansını da olumlu yönde etkiler. Ekip üyeleri yaptıkları işi klasik bir rutin olarak görmediklerinde, daha fazla çalışacak ve çok daha az hata yapacaklardır.
Günümüzde yeni çalışanları ilgili kuruma çekmek ve onları kurumda uzun süre tutmak çok zordur. Bu zorluk göz önüne alındığında, iş ve aile yaşamı dengesini teşvik eden şirketlerin çok daha cazip hale geldiklerini söylememiz mümkündür.
Bunların haricinde, iş özel hayat dengesinin şirket ve çalışanlar için neden önemli olduğunu detaylıca inceleyelim:
Sağlıklı bir iş yaşam dengesi, yaşam kalitenizi birçok yönden artırmaya yardımcı olur. Kişisel ve profesyonel yaşamınızı dengeleyerek, aileniz ve sevdiklerinizle vakit geçirebileceğiniz daha fazla zaman sunar. Sonuç olarak, kendinize ayırdığınız zamanın mutluluğuyla işinize daha verimli bir şekilde dönebilirsiniz. Hem yaşam kaliteniz hem de yaptığınızın işin kalitesi artmış olur.
İşinize ara vermezseniz, motivasyon kaybı yaşayarak tükenmişlik sendromuna yakalanabilirsiniz. Tükenmişlik, çok fazla çalışan veya kendine yeterince zaman ayıramayan kişilerde rastlanan yaygın bir sorundur. İlerlediği zaman depresyon ve hatta kronik yorgunluğa neden olabilir.
İş yaşam dengesini kurarak daha üretken olabilirsiniz. Toparlanmak ve yeniden şarj olmak için kendinize zaman ayırmanız daha iyi çalışmanıza olanak sağlayacaktır. Bu da üretkenliğinizi artıracak ve daha verimli bir şekilde çalışmanızı mümkün hale getirecektir.
Mental sağlık söz konusu olduğunda kendinize vakit ayırmak ve öz farkındalık kazanmak çok önemlidir. Düzenli olarak mola verdiğinizde zihninize enerji seviyelerini sıfırlamak için zaman vermiş olursunuz. Bu, stresi azaltmanıza ve daha olumlu bir bakış açısı geliştirmenize yardımcı olacaktır.
Dengeli bir yaşam, önemli kararlar alabilmek için sağlıklı bir zihne olmanızı sağlar. Gereğinden fazla çalışıyorsanız ve çok stresli bir iş ortamında bulunuyorsanız mantıklı seçimler yapmanız zor olabilir. İşinizi ve özel hayatınızı dengede tutarak doğru kararlar almaya başlayabilirsiniz.
Tempolu hayat tarzının öne çıktığı bu günlerde, iş özel hayat dengesi sağlamak zorlayıcı olabiliyor. Birçok kişi, mesleğinin getirdiği sorumluluklar ve kişisel yaşam sorumlulukları arasında sıkışıp kalıyor.
Bazen ise iş ve özel yaşam dengesi kurulmuş olsa bile, çeşitli faktörlerin ufak hamleleriyle her şey altüst oluyor. Peki, bunlar neler?
Kısaca, iş yaşam dengesini bozan faktörleri şu şekilde listeleyebiliriz:
Sağlıklı bir iş yaşam dengesinin temel amacı, çalıştığınız işte başarılı olmak ve aynı zamanda huzurlu bir kişisel yaşam sürmektir. Bir dengesizlik varsa ve zamanınızın çoğunu tek yönlü olarak harcarsanız, aşağıdaki olumsuz sonuçlarla karşılaşabilirsiniz:
İş yaşam dengesi, kişisel yaşam ile kariyer arasında kurulan dengedir. Birçok araştırmacı, çeşitli kuramlar geliştirerek iş ve yaşam dengesini daha iyi konuma getirmeye çalışmıştır. İşte, bu konuda en çok öne çıkan iş-yaşam dengesi kuramları:
Bölünme kuramına göre, insanlar iş yaşamı ile kişisel yaşamı birbirinden ayırır. Böylece kişi, bu iki farklı alanda rahatlıkla mücadele edebilir.
Bölünme kuramının tam tersidir. Taşma kuramı, iş ve kişisel yaşamın birbirinden bağımsız olmadığını savunur. Teoriye göre, iş yaşamında olanlar aileye ve kişisel yaşantıya yansır. Tam tersi durumlar da iş yaşamına etki eder.
Birey, yaşamının herhangi bir alanında yeterince tatmin olmuş hissedemiyorsa, bu ihtiyacını diğer alanlarla telafi etmeye yönelir. Bu kurama dengeleme kuramı da denir. İş yaşamı ve iş dışı yaşam alanlarından herhangi birinde mutlu olamayan kişi, bu olumsuz durumu dengelemek için diğer yaşam alanında aktif olur.
Profesyonel bir iş özel hayat dengesi elde etmek için özenli davranmak gerekir. Siz de aşağıdaki tavsiyelerimizi takip ederek iş yaşam dengesini sağlama konusunda önemli bir adım atabilirsiniz:
İş yaşam dengesini duyduğunuzda, büyük olasılıkla son derece verimli bir gün geçirdiğinizi hayal edersiniz. Bu, ideal bir tablo olsa da, ne yazık ki her zaman mümkün değildir.
Mükemmel şekilde hazırlanmış bir program için çabalamayın. Yaşantınıza uyan gerçekçi bir düzen için çabalayın. Örneğin, bazı günler işinize daha fazla odaklanabilir iken, diğer günler sevdikleriniz için daha fazla zaman ayırabilirsiniz.
Toplum baskıları, aile tercihleri veya ekonomik sebepler sizi sevmediğiniz bir mesleğe yöneltebilir. Yaptığınız işten nefret ediyorsanız, mutlu ve huzurlu olmanız imkansızdır. Fakat işinizi bütün yönleriyle sevmeniz de şart değildir! Yine de işinizin her sabah yataktan kalkmanıza değecek kadar heyecan verici olması gerekir.
Tükenmişliği ve motivasyon kaybını önlemek için sınırlar belirlemek çok önemlidir. Ofis kapısından çıktığınızda, yaklaşan toplantıları düşünmekten veya gelen mesajları yanıtlamaktan kaçının. İş için ayrı bir telefon bulundurmayı düşünün.
Böylelikle zaman aşımına uğradığınızda onu rahatlıkla kapatabilirsiniz. Eğer bu mümkün değilse, iş ve kişisel platformlarınız işin ayrı tarayıcı ve e- posta kullanın.
Etkili zaman yönetimi strateji uygulayın ve yapılacaklar listenizi özenle analiz edin. Çok az değeri olan görevleri erteleyin veya hedeflerinizden çıkarın. Bunun yerine ulaşılabilir, gerçekçi hedefler belirleyin.
En verimli çalışma zamanınızın ne zaman olduğuna dikkat edin ve işinizle ilgili en önemli faaliyet için bu zaman dilimini kullanın.
Fiziksel ve zihinsel sağlığınızı her şeyin önünde tutmalısınız. Kronik bir hastalığınız varsa, zor günlerde hasta olmaktan ve doktor önerisiyle dinlenmekten korkmayın.
Bu ve bu gibi durumlarda daha fazla çalışmak iyileşmenizi engeller ve muhtemelen gelecekte daha çok sıkıntı yaşamanıza neden olur. Anksiyete veya herhangi bir ruhsal hastalıkla mücadele ediyorsanız, terapist ile olan görüşmenizi ertelememelisiniz.
İş ve yaşam dengesi her insan için farklı şeyler ifade eder. Çünkü hepimizin farklı hayatları ve hedefleri var. Bununla birlikte, bütün insanlar için net olan bir şey var: Dengenin sağlanabileceği ortamda çalışmak!
İster işveren olun ister çalışan, hangi pozisyonda olduğunuz fark etmeksizin, dengeli bir yaşama sahip olmak için profesyonel yardım talep edebilirsiniz. Siz de gelecekte çığ gibi büyüyen problemlerle karşılaşmamak için hemen kurumsal psikolojik danışmanlık alın. Sunduğumuz bu hizmet sayesinde iş yerinizde verimliliği artırın!