Hamilelik döneminde vücutta meydana gelen değişikliklerden sıklıkla bahsederiz. Yuvarlak hale gelmiş ve büyümüş bir göbek, günden güne artan çatlaklar, nadiren de olsa varis görünümlü bacaklar ve gününüzün çoğunda size eşlik eden mide bulantıları… Ancak anne adayları, gebelik sırasında kendilerini bekleyen durumlar ve yaşayacakları psikolojik değişimler hakkında genellikle fazla bilgi sahibi değildir.
Peki, hamilelik psikolojisi nedir ve gebelik psikolojisi nasıl geçer?
Hiç şüphesiz ki hamilelik saf bir mutluluğun en güzel temsilcisidir. Birçok anne adayı, kendinden bir parça taşımanın verdiği haz ile sevinci en üst seviyede yaşar.
Bununla birlikte, hamilelik süreci yalnızca mutluluk duygusu ile sınırlı değildir.
Zira bu dönem, aynı zamanda duygusal bir kırılganlığı beraberinde getirebilir. Hamile kadınlar sık sık yorgun, endişeli ve depresif hissedebilir. Son derece yoğun hissedilen bütün bu duygu karmaşasına hamilelik psikolojisi adı verilir.
Hamilelik, hem fiziksel hem de psikolojik değişikliklere yol açan oldukça karmaşık bir süreçtir. Hamilelik döneminde yaşanan bu değişimler annenin kişisel yapısına, bulunduğu çevreye, sahip olduğu fiziksel rahatsızlıklara bağlı olarak farklılık gösterir. Ancak yine de bütün anne adayları için ortak sayabileceğimiz bazı sinyaller de vardır:
Hamilelik her zaman mutlak bir neşe anı olarak değerlendirilemez. Aynı zamanda, birçok anne adayı için endişe ve korku aşaması anlamına da gelir. Çünkü önceleri alışık olunan vücut yapısı, günlük yaşama müdahale edebilecek dönüşümlere ve değişikliklere uğrar.
Bu durum bazı kadınlarda yoğun kaygıya neden olur. Ancak anksiyete ve kaygıyı tetikleyen durum yalnızca bununla sınırlı değildir. Aşağıda yer alan düşünce yapıları da endişeyi gündeme getirmektedir:
Depresyon, düşünceleri ve eylemleri etkileyen ciddi bir hastalıktır. Bazı anne adayları hayatlarının bu dönemlerinde depresyona karşı çok daha savunmasızdır. İlişkilerdeki gerginlikler, istenmeyen hamilelik psikolojisinin neden olduğu umutsuzluk ve korku, sosyal baskılar ve diğer etkenler hamile kadınlarda depresyona yol açabilir.
Hamile kadınların ruh hali değişimleri genellikle irrasyonel olarak olarak ortaya çıkar. Anne adayının davranışları ve algılama biçimleri normal şekilde ilerlemek yerine sürekli dalgalanma gösterebilir. Genellikle, koku ve yiyeceklerden iğrenme, psikolojik mide bulantısı ve kusma gibi rahatsız edici arzularla kendilerini gösterirler.
Birçok kadın, hamilelik ilerledikçe bebeğiyle bağ kurarak annelik içgüdülerini geliştirmek ister. Bu süreç, duygusal açıdan oldukça tatmin edicidir. Ancak zamanla tatmin duygusu yerine sorumluluk duygusuna bırakır ve annenin endişeli ve sinirli bir ruh haline girmesine neden olur.
Psikolojik yorgunluk anne adaylarının birçoğunda ortak görülen bir belirtidir. Çünkü anne adayları bir yandan bedenlerinde meydana gelen değişikliklere adapte olmaya çalışırken; bir yandan da kendilerini yeni ve büyük bir sorumluluk almaya çalışırlar. Bu da daha fiziksel olarak olmasalar bile psikolojik olarak yorgun olmalarına neden olur.
Hamilelik sırasında vücutta yaşanan değişiklikler, bazı kadınların beden imajında bozulmalara yol açar. Bunun akabinde de benlik saygısında azalma söz konusu olabilir. Bu durum özellikle, hamilelik öncesinde beden imajı ile ilgili hassasiyeti olan kadınlarda daha belirgindir.
Hamileliğe güçlü psikolojik ve fiziksel değişiklikler eşlik eder. Örneğin, hamilelik hormonu olan progesteron bu aşamada 15 kat artar. Bunun yanında MRG görüntülerinin detaylı değerlendirilmesi, hamile kadınların prefrontal ve temporal korteksinde önemli bir azalma olduğunu da göstermektedir. Peki, bu ve diğer faktörler hamilelik psikolojisine nasıl etki eder?
Kortizol, stres altında kaldığınızda vücudunuz tarafından otomatik olarak salgılanan bir hormondur. Bebeği ve anneliği hakkında sürekli olarak kaygılı olan anne adayında normal insanlara göre çok daha fazla kortizol salgılanır. Bu da hamilelik psikolojisinde anksiyetenin oluşmasına neden olur.
Hamilelik öncesi ve sonrası kadınların MRI görüntülerini karşılaştırma şansınız olursa, bazı beyin hücrelerinin parçalandığını görebilirsiniz. Buna benzer bir fenomene ergenlik döneminde de rastlanır.
Hücre bozulması daha çok duygulardan ve empatiden sorumlu beyin bölgelerinde gerçekleşir. Bu değişim anne adaylarının olağandan daha sinirli, daha depresif ve daha kaygılı olması için oldukça açıklayıcıdır.
Depresyon anne adaylarının birçoğunda yaygın olarak rastlanan önemli bir olgudur. Bunun biyolojik sebebi, hamilelik boyunca vücut tarafından aşırı miktarda üretilen progesteron hormonudur. Normal şartlarda bu hormonun antidepresan etkisi vardır. Ancak çok fazla miktarda üretildiğinde etkisi tam tersine dönüşür.
Hamilelik birçok kültürde olumlu çağrışımlar yaratır. Bu nedenle hamile kadınların depresif veya üzgün olması istenmeyen ve daha da fazlası görülmek istenmeyen bir durumdur. Dolayısıyla da anne adayları üzgün veya endişeli olduklarında hissettikleri olumsuz duygular hakkında konuşacak fırsatı bulamazlar. Sürekli olarak içine atan anne adayları için hamilelik psikolojisi artık kaçınılmaz bir gerçektir.
Hamilelik sürecinde yaşanan psikolojik değişikler hem anne adayı hem de baba adayı için oldukça zorlayıcı olabilir. Ancak, bu sürecin daha rahat atlatılabilmesi ve ortaya çıkan olumsuzlukların minimuma indirilmesi için bazı adımlar atılabilir:
Hamilelik sürecinde doğum ve bebek bakımı hakkında bilgi sahibi olmak birçok kaygının önüne geçebilir. Edineceğiniz bir kitapla veya doğum öncesi için hazırlanan kurslarla ebeveynlik pratiği yapabilirsiniz.
Bebeğinizin atacağı bir tekme, aniden ortaya çıkan mide bulantısı veya karnınızdaki olası bir ağrı strese girmenize neden olabilir. Bu durumların oluşma nedenleri hakkında bilgi sahibi olarak stres seviyenizi düşürebilirsiniz.
Egzersiz yapmak genel ruh halini iyileştirmek için oldukça etkilidir. Hamilelik sürecinde de durumunuza uygun egzersizler yapmak endorfin hormonu salgılamanıza katkıda bulunur ve bu da daha mutlu ve daha iyi hissetmenize katkıda bulunur. Yürüyüş, yoga, hafif tempolu koşu veya yüzme gibi aktivitelere yönelebilirsiniz.
Ne kadar bilgili bir anne adayı olursanız olun stresten kaçamazsınız. Hormonlardaki dengesizlikler nedeniyle okuduğunuz bir haberden etkilenebilir veya yolda yürürken gördüğünüz yaşlı bir birey için ağlamaya başlayabilirsiniz. Bunlar son derece doğal ve zaman zaman tatlı sayılabilecek tepkilerdir. Fakat sürekli olarak böyle bir ruh halinde olmak hem sizin hem de bebeğiniz için yıpratıcı olabilir.
Tam da bu yüzden, stresle başa çıkma yöntemleri hakkında bilgi sahibi olmayı deneyebilirsiniz. Meditasyon ve derin nefes alma egzersizleri gibi teknikleri günlük rutin haline getirerek stresin yıkıcı etkisini azaltabilirsiniz.
Anne olacağınızı öğrendiğiniz andan itibaren hayata iki kişilik baktığınızı biliyoruz. Bu, küçük yavrunuzu kalbinizde taşıdığınız bütün ömür boyunca da devam edecek. İlk bakışta oldukça hoş görünen bu tablo dolayısıyla kendi ihtiyaçlarınıza odaklanmayı bencillik olarak düşünebilirsiniz. Ancak bu doğru olmayan bir yaklaşımdır. Yeni hobiler edinmek, yeni alışkanlıklar geliştirmek ve rahatlamaya odaklanmak duygusal dengeyi korumanıza yardımcı olur.
Hamilelik psikolojisi sizin tek başınıza müdahale edebileceğiniz bir şey değildir. Arkadaşlardan, partnerden ve aileden alınan destek duygusal olarak rahatlamanızı sağlayabilir ve duygusal yükünüzü azaltarak kendinizi güvende hissetmenizi kolaylaştırabilir.
Hamilelik sürecinde partnerinizle uyumsuzluklar yaşayabilirsiniz. Önceleri ortaklaşa yaptığınız birçok şey şu an sizin için işkence gibi görünebilir. Partnerinizle aranızda gelişen iletişim sorunlarını ve duygusal zorlukları hafifletmek ve bu zorluklarla nasıl başa çıkacağınızı öğrenmek için çift terapisi alabilirsiniz.
Depresyon ve kaygı yıkıcı bir şekle bürünmeye başladığında bir terapistten yardım almayı düşünebilirsiniz. Zira sürekli olarak depresif ve gergin hissetmek bebeğin gelişimini de olumsuz etkileyecektir. Anne ve bebeğin sağlıklı bir süreçten geçebilmesi için psikoterapist desteği almak çok önemlidir.
Hamilelik depresyonu, prenataal depresyon ve postpartum depresyon olarak ikiye ayrılan ve iyileşme süreci kişiden kişiye değişen bir durumdur. Hamilelik depresyonun ne kadar süreceği aşağıdaki faktörlere bağlıdır:
Hamilelik sürecinde ortaya çıkar ve doğumdan önceki son ana kadar devam eder. Bu depresyonun süresi ve seyretme şiddeti kişisel faktörlere, eş desteğine ve uygulanan tedaviye göre değişiklik gösterir.
Doğumdan sonra ortaya çıkan ve annenin yaşadığı hormonal değişikliklerle, uyku düzensizlikleri ile ve sosyal destek eksiklikleriyle tetiklenen depresyondur. Doğumdan sonraki ilk birkaç hafta içinde ortaya çıkar ve ne zaman sonlanacağı kişinin yaşam tarzına, ikili ilişkilere ve diğer faktörlere göre değişiklik gösterir.
Her iki depresyon türünde de iyileşme sürecinin kişisel olarak değerlendirilmesi gerekir. Bazı kadınlar bir ay gibi bir sürede iyileşme gösterirken; bazı kadınlar için bu süre aylar boyu sürebilir. Önemli olan, depresyon belirtileri fark edildiği andan itibaren zaman kaybetmeden profesyonel destek almaktır.
Gebeliğin ilk ayları, anne adayı için oldukça sakin ve tatlı geçer. Çünkü bedensel değişiklikler çok azdır ve anne adayı aynaya baktığında kendini gergin hissetmez. Bununla birlikte, bebek ilk 3 aylık olduktan sonra anne adayı oldukça yoğun duygular hissetmeye başlar. Anne adayı hamile kalmanın sevinciyle birlikte, bu ilk kez tanık olacağı macerayla ilgili endişeli ve korku dolu hissedebilir.
Gebeliğin ilk aylarında annede şu belirtilere rastlanabilir:
Bunlara ek olarak, her anne adayının deneyimi ve hamileliğe bakış açısı farklıdır. Dolayısıyla bu tür semptomların anne adayına göre değişiklik gösterebileceği unutulmamalıdır.
Beklenmedik bir şekilde ortaya çıkan ve hem anne hem de baba adayı için çeşitli zorluklar yaratabilen duruma plansız gebelik adı verilir. Plansız gebelik psikoloji, kişinin yaşam koşullarına, duygusal dayanıklılığına ve partnerin tavrına göre değişiklik gösterir. Yine de ilk aşamada ortaya çıkan ve herkeste ortak olarak rastlanan bazı belirtiler vardır:
Derin mutsuzluk hissi, enerji kaybı, iştah ve uyku sorunları gebelikte depresyon belirtileri arasında sayılabilir.
Hamilelik depresyonu, hamilelikten önce veya hamilelikten hemen sonra başlayabilir.
Hamilelikte duygusallığın ne zaman biteceğini bilmek mümkün değildir. Bu, anne adayının yaşadığı çevreye, kişisel durumuna ve sosyal etkenlere göre değişiklik gösterir.
Hayır, özel olarak kullanılan bir hamilelik psikolojisi testi yoktur. Bu sebeple, internette bulabileceğiniz online testlere güvenmemeli ve en kısa sürede bir uzmana başvurmalısınız.
Hamilelikte duygu değişimi genellikle hamileliğin dördüncü aylarında başlar. Anne adayı yuvarlaklaşan vücudunu anlamaya çalışırken strese girebilir ve bu aşamada benlik saygısında düşme yaşanabilir. Bu da anksiyete, depresyon ve endişe gibi olumsuz durumları tetikleyebilir.