Öğretmenleriniz, aileniz ve daha birçok kişi üniversiteye gitmenin hayatınızın en iyi deneyimlerinden biri olacağından bahseder. Çünkü üniversite, sadece eğitim alacağınız bir yer değildir. Aynı zamanda ömür boyu beraber olacağınız arkadaşlarınızla ve hatta belki de potansiyel bir hayat arkadaşıyla buluşacağınız harika bir alandır. Ancak ne yazık ki bu, her zaman bütün öğrenciler için geçerli değildir.
Her şey konfor alanınız dışında olduğu için üniversiteye başlamak gerçekten göz korkutucu olabilir. Yeni bir çevre, yeni bir şehir, yeni tanıyacağınız insanlar, yeni arkadaş grupları ve hatta yeni bir ülke. Yine de yaşınız kaç olursa olsun, arkadaş edinmek ürkütücü görünse de, insanların izole hayat sürmeye pek de uygun olmadığı için kuracağınız arkadaşlıkların hayati önem taşıdığını fark etmek önemlidir.
Kendinizi topluluktan izole ettiğinizde, kendi düşünceleriniz ve sorunlarınız tarafından tüketilmeniz çok daha kolaydır. Bu da çevrenizdeki insanlarla kuracağınız sağlıklı iletişimi zorlaştırır.
Bazıları, arkadaş edinme yeteneğinin tamamen kişilikle alakalı olduğunu söyleyebilir. Ancak arkadaş edinmek aktif bir süreçtir ve bu süreçte kişilikten çok daha fazlası gerekir. Aktif olarak toplantılara katılmayı, konfor alanınızdan çıkmayı ve her görüşe karşı kabul zorunluluğumuz olmadan saygılı olmayı gerektirir.
Üniversitede arkadaş edinmek ve arkadaş gruplarına dahil olma konusunda zorluk çekmek, milyonlarca öğrenci için göz ardı edilmeye devam edilen bir sorundur. Biz de bu yazımızda, bu sorunun kaynaklarına değineceğiz. Ardından ise kolay arkadaşlık bağları kurmanız için faydalanabileceğiniz ipuçlarını öne süreceğiz. Hazırsanız, başlayabiliriz!
Üniversitede Arkadaşlık Kurmak Neden Bu Kadar Zor?
Eski sosyal hayatınızı geride bırakıp yüzlerce yeni insan ile bir arada bulunmak biraz zorlayıcı olabilir. Bununla birlikte, yeni arkadaşlarınızla zaman geçirerek onları yakından tanıyabilir ve sahip olduğunuz korkunuzdan kısa sürede arınabilirsiniz.
Bunu bilmenize ve her sabah “Bugün daha sosyal olacağım!” demenize rağmen iletişim kurmakta zorlanabilir ve başarısız olduğunuzu düşünerek kendinizi topluluktan geri çekebilirsiniz.
Sizin yalnızca utangaçlık olarak adlandırdığınız ya da yeni insanlarla tanışma korkusu sayabileceğiniz bu durumun altında birbirinden farklı nedenler vardır. Şimdi o nedenlere birlikte bakalım.
Sosyal Anksiyete
Bir insanın gündelik yaşantısı esnasında başka kişiler tarafından yargılanma korkusu yaşamasına sosyal anksiyete adı verilir. Bu korkuya sıklıkla utanç, özgüven eksikliği gibi duygular da eşlik eder. Sadece üniversite yaşantınızda değil, normal hayatınızda da aynı korkuyu yaşıyorsanız sosyal anksiyeteniz olduğunuzu söyleyebiliriz.
Her gün gördüğünüz insanlardan bile çekinirken yeni tanıştığınız insanlara karşı bu şekilde hissetmeniz çok normal. Öte yandan bu, psikolog desteğiyle önlenebilir bir durumdur. Korkunuzun sizi ele geçirmesine izin vermeyin ve kendiniz için adım atmaktan çekinmeyin.
Düşük Öz Güven ve Yetersizlik Hissi
Yaşantınız boyunca yargılandıysanız, doğru yaptığınızı bildiğiniz bir işte bile eleştirildiyseniz öz güveninizi kaybetmeniz kadar doğal bir durum yok! Kantinde otururken gözlemlediğiniz insanları kendinizden daha başarılı olarak görebilir ve sıklıkla kendinize şu soruyu sorabilirsiniz: Ben neden onlar gibi değilim?
Kendinizi sürekli olarak başkalarıyla kıyaslamak bunalıma girmenize ve depresif halinizin daha da derinleşmesine neden olur. Bunun sonucunda da arkadaş çevrenizden uzaklaşabilir ve “Asla onlar gibi olamayacağım” düşüncesinin pençesiyle tek başınıza devam edebilirsiniz.
Ekonomik Sebepler
Gerçek dostluk ve arkadaşlığın tanımına baktığınızda ekonomiyle alakalı tek bir şey bulamazsınız. Toplumun büyük kesimi gibi siz de bu düşünceye katılabilir ancak gerçek yaşantınızda bunu kendinize uyarlayamayabilirsiniz. Ama neden?
Çünkü üniversite sosyal bir ortamdır. Arkadaşlarınız kafeye gitmekten bahsedebilir veya yeni çıkan bir filmi izlemek için size teklifte bulunabilir. Cebinizde yeteri kadar para yoksa ve bir ayınızı planlı olarak geçirmek zorundaysanız gelen teklifleri reddedebilirsiniz.
Bunu bir ya da iki kez yapıyorsanız hiçbir sorun yok! Ancak sürekli olarak reddetme eğilimindeyseniz zaman içerisinde arkadaşlarınızla aranıza bir duvar örüldüğünü görebilirsiniz.
Akademik Kariyer Önceliği
Üniversiteye başlayan bütün öğrenciler başarılı olmak ister. Bu herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Ancak bu sosyalleşmenin önüne geçecek boyutta değildir. Öte yandan bazı öğrenciler için önemli olan tek şey başarılı olmaktır.
Eğer aynı fikre kapıldıysanız ve arkadaşlarınızla vakit geçirmenin sizi akademik olarak düşüreceğine inanıyorsanız sosyalleşmekten geri duruyor olabilirsiniz.
Üniversitede Arkadaşlık Kurmanın Basit Yolları
Herhangi bir nedenden dolayı arkadaşlık kurmaktan korkuyor olabilirsiniz. Hayallerle gittiğiniz üniversitede akşam yemeğini tek başına yerken eğlenceli kalabalığı izlemek son derece can sıkıcıdır. Ancak, umutsuzluğa kapılmayın. Aşağıdaki yararlı ipuçlarını takip ederek birkaç adımda rahatça arkadaşlık kurabilirsiniz.
Bir sorunun çözümüne ulaşabilmek için öncelikle sorunun ne olduğunu belirlemeniz gerekir. Hayatın bütün alanları için aynı formülden bahsedebiliriz. Bu yüzden ilk olarak sizi arkadaşlıktan uzak tutan nedenlere yönelmelisiniz.
2. Kendiniz Gibi Olmaktan Vazgeçmeyin
Üniversite farklı kültür geçmişlerinden gelen binlerce insanın aynı ortamda buluşabileceği nadir alanlardır. Dolayısıyla farkında olmadan birinin davranışlarından hoşlanabilir ve yavaş yavaş o kişiyi taklit etmeye başlayabilirsiniz.
Yine farkında olmadan zamanla kendiniz olmaktan çıkacak ve aniden kendinizi tanıyamayacak hale geleceksiniz. Buradaki gizli amaç, sizi rahat hissettiren ve sosyal ortamda kolayca arkadaş edinen insanlarla uyum sağlamaktır.
Fakat bir süre sonra işler terse dönebilir. Gerçekte kim olduğunuzu ve nasıl bir insan olmak istediğinizi sormaya başladığınızda kimlik kriziyle karşılaşabilirsiniz. Bu yüzden üniversiteyi hayal kurmak, denemek ve kendiniz olmaktan vazgeçemeyeceğiniz bir yer olarak görmelisiniz.
Sevdiğiniz veya sevmediğiniz yönleriniz, güçlü ve zayıf özelliklerinizle kendiniz olmaktan asla vazgeçmeyin.
3. Geçmişinizden İlham Alın: Nasıl Arkadaşlık Kurmuştunuz?
Şu an da sahip olduğunuz arkadaşlarınızla da bir yerde tanıştınız. Kimse arkadaşlarıyla aynı anda doğmadı ve doğar doğmaz arkadaş olmadı. Eski arkadaşlarınızla nasıl tanıştığınızı hatırlıyor musunuz?
Mesela, şu an görüştüğünüz lise arkadaşlarınızla sürekli aynı ortamda bulunmanızın avantajı sayesinde arkadaş oldunuz. Bir sabah günaydın demeye karar verdiniz veya ders hakkında bilmediğiniz bir şey sordunuz. Sonuç olarak şu an bile görüştüğünüz muhteşem bir dostluğa sahipsiniz.
Bu basit yöntemler daha önce işe yaradıysa şimdi neden yaramasın? Denemekten korkmayın ve yarın sabah sınıf arkadaşınıza “günaydın” diyerek ilk adımı atın.
4. Topluluklara Dahil Olmaktan Çekinmeyin
Bütün üniversitelerde öğrencilerin katılabileceği onlarca topluluk vardır. Farklı kitlelere hitap eden topluluklara katılmak sosyalleşmek ve eğlenmek için harika bir fırsattır.
Fakültenizin önündeki standlardan bilgi alabilir veya duyuru panolarını takip edebilirsiniz. Çoğu toplulukta katılmadan önce gidebileceğiniz deneme buluşmaları vardır. Oraya ait olup olmadığınızı anlamak için tanışma toplantısına katılırak neden bir şans vermiyorsunuz ?
5. Evet Demekten Korkmayın
Dışarı davet edildiğinizde gitmemek için türlü bahaneler uydurabilirsiniz. Bunu değiştirmeye açık olun ve sunulan kahve teklifine evet deyin! Kendinizi konfor alanınızın dışına itin ve her zaman daha fazla insanla tanışmaya açık olun.
6. Gönüllü Etkinliklere Katılın
Birilerine yardım etmeye kim hayır demek ister ki? Okulunuz tarafından düzenlenen gönüllü yardım etkinliklerine katılın. Örneğin, diğer okullarla ortaklaşa yapılan programa yardımcı olabilirsiniz.
Eğer okulunuzun böyle bir planı yoksa farklı planlar yaratabilirsiniz. Örneğin, okulunuzda sunum vermek isteyen yazarın etkinliğiyle neden ilgilenmiyorsunuz? Ya da bahar şenlikleri için sanatçılarla iletişime geçen neden siz olmuyorsunuz?
Gönüllü olarak katıldığınız projelerde tamamen farklı kültürdeki insanlarla tanışabilirsiniz. Onlar hakkında bilgi edinebilir ve belki de ömürlük arkadaşlığın ilk adımlarını atmış olabilirsiniz!
Cömertlik, sadece maddi yardımla sınırlı olmayıp zaman, emek ve ilgi gibi pek çok biçimde ifade edilebilir. Toplumsal hayatta önemli bir yere sahip olan bu davranış kalıbı, bireyin sadece çevresine değil, kendi psikolojik iyi oluşuna da katkı sağlamaktadır. Araştırmalar, cömertlik pratiklerinin kişilerin topluma ve sevdiklerine yarar sağlayabilmesinden dolayı kendilerini yeterli hissetmesi, kendinden ve yaptığından tatmin olmuşluk […]
Dr. Nossrat Peseschkian tarafından geliştirilen Pozitif Psikoterapi, insanın içinde bulunduğu duruma farklı açılardan bakabilmeyi amaçlar. Bu sebeple, kişilerin sorunlarına/çatışmalarına çözüm ararken bireysel, toplumsal, biyolojik ve sosyolojik boyutlardan yaklaşır. Pozitif Psikoterapi ekolünün temelini Denge Modeli oluşturur. Denge Modeli, 4 temel alan üzerinde durmaktadır. Beden ve duyular İş ve Başarı İlişkiler Gelecek ve Fantezi Ruhsal açıdan sağlıklı […]
Çoğu insan, kendisini yetenekli ve dayanıklı olarak nitelendirmeyi sever. Nitekim, güçlenmiş, zorluklara göğüs germiş ve yaşamının kontrolünü eline almış bir insan olmak, her bireyi mutlu eder. Ancak bazen, ne kadar güçlü olduğumuzu düşünürsek düşünelim, diğer insanların yardımına ihtiyacımız olduğunu gösteren olaylar ortaya çıkar. Bazı insanlar bu durumlarda kendini zihinsel ve duygusal olarak sıkışmış hissederken; bazı […]
Her insan, bazı zamanlarda kaygı ve stres duygularını arttıran, işte veya kişisel yaşantısında konsantrasyon güçlüğüne neden olan düşüncelerle meşgul olduğu bir dönem yaşar. Geçmiş ve gelecekle ilgili bu rahatsız eden düşünceler, o anda var olmayı ve şimdiki zamanda mutlu olmayı engeller. İşte, tam da bu noktada bilinçli farkındalık egzersizleri devreye girer! Mindfulness olarak da bilinen […]
İyi bir yaşam, her şeyden ve herkesten önce, kişisel olarak kendinize uygun bir yaşamdır. Peki, kendinizi iyi tanımadan, size ve ihtiyaçlarınıza uygun bir hayat inşa etmeniz mümkün müdür? Ne yazık ki, çoğu kişi için bu mümkün değildir. Onlar için yaşam uçsuz bucaksız bir okyanusta akıntıyla yolculuk etmek gibidir. Peki, bu yolculuk nasıl dizginlenir? Bahsi geçen […]
Her canlının içinde benliğinin odak noktası yatar. Örneğin; bir fincan kahvenin özü çekirdektir, etin özü proteindir. İnsanın özü ise kendisidir. Herşey özüyle birlikte güzeldir. İnsan da bu kurala dahildir. Çünkü kendi gibi olamayan herkes, er ya da geç toplum tarafından arzulanan ve kabul edilen normlara sürüklenir. Bütün bireylerin herkesleştiği ve kimsenin kendisi gibi olamadığı bir […]
Bazı rahatsızlıklar, yaş fark etmeksizin, bütün insanlarda her an meydana gelebilir. Mide bulantısı da bebeklerden yetişkinlere kadar herkeste zaman zaman ortaya çıkan problemlerden biridir. Kişinin günlük yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyen bu durum, çoğunlukla soğuk algınlığı, reflü ve gastrit gibi hastalıkların belirtisi şeklinde ortaya çıkmaktadır. Bu sağlık problemlerinin bir an önce çözülmesi gerekir. Zira bulantının […]
Tüm bireyler kendilerini diğer bireylerden ayıran bazı duygulara sahiptir. Diğer taraftan bireylerin farklı şekillerde deneyimlediği ortak duygular da vardır. Kıskançlık da bu ortak duygulardan biridir. Örneğin, partneriniz eski sevgilisinden bahsettiğinde veya partnerinizin önceki ilişkisine ait fotoğraflarına denk geldiğinizde rahatsız edici olabilecek duygular hissetmeniz oldukça doğaldır. Kıskançlık duygusu da bunlardan bir tanesidir. Kıskançlık duygusu, çok fazla […]
