Günlük hayatımızda agresifliğe pek çok kez tanıklık ederiz. Öfke patlaması veya açık bir saldırganlık hali genellikle kolayca fark edilir. Bağıran, öfkesini kontrol edemeyen ve tepkilerini doğrudan ortaya koyan birini tanımak hiç de zor değildir.
Peki ya sesini hiç yükseltmeden dolaylı yollardan size zarar veren insanları hiç düşündünüz mü? İşte, bu noktada devreye giren davranış biçimine pasif agresif davranış denir. Sessiz ama son derece etkili bir saldırganlık şekli olan bu yaklaşım, kimi zaman derin bir suskunlukla kimi zaman ise dolaylı ve imalı tavırlarla kendini gösterir.
Peki, pasif agresif ne demek? Tam olarak kimler için bu tabir kullanılır ve pasif agresif kişilik belirtileri nelerdir? Hepsinin cevabını ve daha fazlasını bu yazımızda bulabilirsiniz.
Mutsuzluk, öfke ve hayal kırıklığı gibi olumsuz duyguların dolaylı ve karmaşık bir şekilde ifade edilmesine pasif agresif davranış denir. Kişi, karşılaştığı bir durumla ya da hissettiği duygularla doğrudan yüzleşmekten kaçındığında bu tutum ortaya çıkar. İlk bakışta fark edilmesi zor olan bu davranış biçimi, zamanla erteleme, uzun süreli sessizlik, alaycı tavırlar veya örtülü eleştiriler gibi tepkilere dönüşür.
Pasif agresif davranışlar, duyguların doğrudan ifade edilmesinin riskli ya da rahatsız edici olduğu düşünüldüğünde bir savunma mekanizması olarak ortaya çıkar. Bu tutum kişiler arası ilişkilerde, aile dinamiklerinde ve iş hayatında kendini gösterebilir. Hatta zamanla iletişimi ve ilişkileri olumsuz etkileyebilir.
Pasif agresif kişilik bozukluğuna sahip birini tanımak her zaman kolay değildir. Bu kişilerin alaycı ve etkileyici bir üslup kullanarak kendilerini farklı bir şekilde sunma yetenekleri, bu tür davranışlarını fark etmeyi zorlaştırabilir. Bu yüzden pasif agresif kişilerin sahip olduğu kişilik yapısının dinamiklerini tam olarak anlamak zaman ve dikkat gerektirir. Ancak bazı belirgin işaretlere dikkat ederek pasif agresif davranışlar sergileyen insanları daha kolay tanıyabilirsiniz. Nedir mi bunlar? Hemen sıralamaya başlayalım!
Pasif agresif davranışın en yaygın belirtileri arasında direnç ve belirsizlik yer alır. Bu kişiler, kendilerine önerilen fikirlere ilk başta uyumluymuş gibi görünür. Fakat daha sonrasında yapması gerekeni ya geciktirir ya da kasıtlı olarak sizin hoşunuza gitmeyecek bir şekilde yerine getirir. Böylece pasif agresif özne, gerçek niyetinin üzerine opak bir perde çekerek, karşı tarafı tüm enerjisiyle denediğine fakat pek düzgün yapamadığına ikna eder.
Pasif agresif davranışlar sergileyen kişiler, genellikle başkaları tarafından yanlış anlaşıldıklarını iddia eder ve istedikleri sonuca ulaşmak için duygusal şantaja başvurur. Bu şantaj türü, başkalarını sevgisizlikle suçlamak veya ‘’ben hariç herkesle iyi geçiniyorsun’’ gibi başkalarını içeren külfetli karşılaştırmalar yapmakla kendini gösterir.
Bu tür kasten yapılmış tavırlarla muhatabın sevgisini manipüle etmek amaçlanır. Bu suçlamaların hedefi olan kişiler, hiç sorumlulukları olmayan şeyler için bile suçluluk duyabilir ve duygusal şantaja yenik düşerek karşı tarafa hak verebilir.
Somurtkanlık, pasif agresif davranışlar sergileyen kişilerin en belirgin özelliklerinden biridir. Kişinin sürekli yüzünü asarak sergilediği bu tutum, başkaları tarafından sert veya duyarsız olarak anlaşılabilir. Eleştiri anlarında ortaya çıkar ve genellikle suçlamaları tersine çevirmeyi hedefler. Bunu yapmalarındaki amaç, karşı tarafa rahatsız edici bir atmosfer yaratarak ağır söylemlerde bulunmalarını sağlamaktır.
Pasif agresif kişi, sessizliği adeta bir silah gibi kullanarak herhangi bir olaya ya da duruma doğrudan tepki vermez. Kaygıları veya öfkesi ne kadar yoğun olursa olsun, bunu açıkça ifade etmekten çekinir. Bu yüzden hem karşı tarafı cezalandırmak hem de içinde bulunduğu durumdan dolayı canının sıkkın olduğunu göstermek için katı bir sessizliğe bürünmeyi tercih eder.
Pasif agresif kişiler, başkalarının kurduğu otoriteyi kabul etmekte zorlanır. Hem kendileri hem de başkaları için belirledikleri kurallar vardır ve başkalarının kuralları sadece bir dayatma olarak algılanır. Bu tutum, genellikle ergenlik dönemi ile bağlantılı olsa da yetişkinlikte de devam edebilir.
Kıskanmak, pasif agresif kişilerin adeta kimlikleri gibidir. Bu kişiler, başkalarını başarılarından dolayı tebrik etse de içlerinde olumsuz duygular barındırır. Her şey göstermelik olup aslında içsel kıskançlıkları her zaman mevcuttur.
Öz güven eksikliği ve düşük benlik saygısı nedeniyle, genel olarak pasif agresif kişiler hatalarını görmezler. Onlar için başarısızlık veya hata yapmak asla kendi kabahatleri değildir. Başkalarının hatalı çalışmaları ya da kötü şansları, onların başarısızlıklarını açıklar. Bu kişiler, başkalarının hatalarını kolayca fark etseler de kendi hatalarını nadiren kabul ederler.
Pasif agresif bireyler, sıklıkla sırları veya kişisel bilgileri sızdırmakla tehdit ederler. Bunu da öfkelenip üzgün hissettikleri kişilere karşı yaparlar. Meydan okuma bittikten sonra, yaptıkları şeyler için pişmanlık duysalar da bu yanlışlarını düzeltmezler. Çünkü karşı taraf açıklama yapmasını istediğinde, pasif agresif kişiler gerçekleri inkâr eder ve alternatif versiyonlar sunar. Nihayetinde af dileme ve mağdurun acıma duygularını teşvik etme yoluna giderler.
Pasif agresif kişiler, dışarıdan gelen talepleri baltalayabilir ve bilerek sabote edebilirler. Gerçekten yapmak istemedikleri bir şey talep edildiğinde, karşılarındaki kişiyi umutsuzluğa düşürecek kadar ciddi engeller çıkarırlar. Unutkanlık, yavaşlık, uyumsuz iş birliği ve ertelenmiş saldırganlık gibi kasıtlı tepkilerle bu davranışları sürdürürler.
Pasif agresif kişiler, daha önce de belirttiğimiz gibi başkalarının çabalarını da sabote edebilir. Bu doğrudan ya da duygusal saldırılarla gerçekleştirilir. Karşı tarafın cesaretini kırmak ya da ihtiyacı olan zamanı en iyi şekilde değerlendirmesinin önüne geçmek gibi çeşitli amaçları vardır. Öte yandan bu saldırılar özellikle örtülü şekilde yapılır. Böylece saldırganlıklarının fark edilmemesi sağlanır.
Pasif agresif kişilik bozukluğuna sahip kişiler, kendilerini sorumluluklardan kurtarmak için başkalarını suçlamayı tercih ederler. Hatta bu kişiler, kendilerine verilen sorumluluklardan daima şikayet ederek stresli olduklarını ve genellikle işleri yapacak zamanları olmadığını dile getirirler.
Pasif agresif kişilik, birçok farklı faktörün etkileşimi sonucu ortaya çıkar. Bu faktörler genellikle iç içe geçmiş olup dolaylı ilişki modellerinin şekillenmesine ve gerilim yaratma riskinin artmasına yol açar. Pasif agresif kişilik bozukluğunun sebeplerini anlayabilmek için bağımsız gibi görünen ancak birbiriyle iş birliği içinde çalışan bu etkenleri iyi kavrayabilmek son derece önemlidir.
Bu bağlamda, pasif agresif davranışın nedenlerini şu şekilde detaylandırabiliriz:
Pasif agresif davranış, çözülmemiş travmaların bir sonucu olarak da ortaya çıkabilir. Kişinin düşüncelerini özgürce ifade edememesi, bastırılmış bir öfkenin reddedilme ya da terk edilme korkusu ile birleşmesine yol açar. Bu karmaşık duygular, dolaylı davranışların ortaya çıkması için verimli bir zemin hazırlar.
Örneğin, kabul edildiğini ve sevildiğini hissetmek için başkalarını memnun etmeye çalışan ancak bu durumu içten içe kabul etmeyen kişi, bir talebe dolaylı olarak evet diyebilir. Ancak, her ne kadar evet dese de, gerçekten istemediği için kasıtlı olarak buna uymamayı seçer.
Aile, eğitim ve diğer sosyal faktörler, pasif kişiliğin gelişiminde önemli bir rol oynar. Bireyler, duyguların bastırıldığı veya alaya alındığı aile ortamlarında kendilerini açıkça ifade etmekte zorlanabilir. Aynı şekilde kişinin aldığı eğitim de en az aile yapısı kadar etkilidir. Başarıyı ödüllendiren ve en ufak itaatsizliği cezalandıran eğitim modelleri, dolaylı ilişki dinamiklerinin gelişmesini teşvik eder.
Pasif agresif davranış; güvensizlik, kaygı ve öz güven eksikliği ile yakından ilişkilidir. Düşük benlik saygısı ile mücadele eden veya etrafındaki kişiler tarafından yargılanmaktan korkan insanlar, memnun olmadıkları durumları dolaylı yollarla ifade etmeyi daha güvenli bulurlar. Örnek verecek olursak, kendisine verilen bir işi yapamayacağından korkan bir mimar, fikirlerini açıkça belirtmek yerine projeyi eleştirebilir.
Herkes zaman zaman, patolojik bir durum olmasa da, pasif agresif davranışlar sergileyebilir. Örneğin, sevdiğimiz bir arkadaşımızla fikir uyuşmazlığına düştüğümüzde ve konuyu büyütmeden çatışma yaratmak istemediğimizde pasif agresif davranabiliriz. Bu durumda hem karşı tarafı kırmaktan hem de davranışlarımızın sonuçlarıyla yüzleşmekten çekiniriz. Ancak bu tür davranışlar patolojik değil duruma uygun tepkilerdir.
Bununla birlikte söz konusu kişinin kızgınlığını, kırgınlığını veya mutsuzluğunu sürekli olarak pasif agresif davranışlarla ifade etmesi, ele alınması gereken ciddi bir patolojidir. Bu tür davranışlar, hem ifade şekli hem de taşıdığı anlam bakımından olağan tepkilerden farklıdır. Dilerseniz, durumu daha iyi anlayabilmeniz için örnekleri biraz daha çeşitlendirelim. İşte, pasif agresif davranış örnekleri:
Patolojik agresif kişilik bozukluğu DSM-5 kriterleri kapsamında kendi başına bir hastalık olarak ele alınmaz. Bundan ziyade çeşitli psikolojik rahatsızlıkların bir yönü olarak değerlendirilir. Bu durum, teşhis sürecini uzatabiliyor olsa da, gözlem yeteneği güçlü bir psikolog veya psikiyatrist doğru tanıyı koyabilir. Teşhis sürecinde uzmanların kullandığı stratejiler ve izlediği yöntemler genel olarak şu dört başlık altında kategorilendirilebilir:
Pasif agresif kişiler, hissettikleri duyguları doğrudan ifade etmekten kaçınır. Bunun yerine somurtarak veya sessiz kalarak karşı tarafın anlamasını beklerler. Danışman, bu tarz davranışları gözlemleyerek pasif agresif kişilik bozukluğuna yönelik bir değerlendirme yapabilir. Ancak yalnızca gözlem yapmak tek başına yeterli değildir ve başka destekleyici verilere ihtiyaç vardır.
Teşhisin doğruluğunu artırmak ve kesinleşmesini sağlamak için kişinin geçmiş yaşantısı gözden geçirilir. Çocukluk dönemi bilhassa önemlidir. Çünkü bu dönemde kurulan ilişkiler, bağlanma stili ve duygusal ifadeleri, pasif agresif eğilimlerin gelişmesinde etkili olabilir. Bu değerlendirme, aile bireylerinin veya arkadaşlarının görüşleriyle desteklendiğinde daha sağlam bir tanı konulabilir.
Bazı vakalarda gözlem ve sosyal değerlendirme tek başına yeterli olmayabilir. Böyle bir durum söz konusu olduğunda ise danışana özel olarak hazırlanmış pasif agresif kişilik bozukluğu testi uygulanabilir. Bu test, danışanın davranışları hakkında daha fazla veri toplamak için kullanılır.
Danışanın anksiyete veya uyku bozukluğu gibi başka psikolojik rahatsızlık semptomlarına sahip olup olmadığı da değerlendirilmelidir. Nitekim pasif agresif davranışlar, bazen bu tür fiziksel belirtilerle kendini gösterebilir. Bu nedenle de fiziksel ve psikolojik belirtilerin birlikte değerlendirilmesi önemlidir.
Pasif agresif kişilik bozukluğu davranışlarına evlilikte de rastlanır. Son derece yıkıcı etkileri olan bu davranışlar aslında duygusal bağımlılık, hayal kırıklığı ve gizli çatışmaların örtülü bir ağıdır. Pasif agresif davranış, sessizlik, erteleme ve alaycılık ile kendini gösterdiği için eşler arasındaki duygusal bağı yıpratabilir. Bu da sorunları çözmek için ele almayı ve samimi bir iletişim kurmayı zorlaştırabilir.
Ek olarak, evlilikte pasif agresif kişilik bozukluğu çeşitli belirtilerle ortaya çıkar. Bunları şu şekilde açıklayabiliriz:
Bu tarz davranışların sistematik bir hal alması aslında dikkate alınması gereken bir alarm gibidir. Vakit kaybetmeden aile terapistine başvurulmalı ve sorunu çözmek için radikal adımlar atılmalıdır. Çift terapisi sayesinde bu tür sorunların üstesinden gelmeniz mümkündür.
Yetişkinlerde pasif agresif davranışlar; eylemsizlik, mağduriyet ve sessizlikle kendini gösterir. Bu davranışların arkasında depresyon, düşük benlik saygısı veya anksiyete gibi daha karmaşık psikolojik sorunlar olabilir. Bu sebeple, hem başkalarında hem de kendinizde bu tutumları fark edebilmeniz son derece önemlidir.
Ayrıca pasif agresif bireylere yakın olmak zaman zaman zorlayıcı ve yıpratıcı olabilir. Ancak bazı stratejilerle bu süreci daha sağlıklı yönetebilirsiniz. Peki, pasif agresif kişiye nasıl davranmalısınız?
Pasif agresif kişilik bozukluğu ile baş etmek için bütüncül ve hedefe yönelik bir yaklaşım gerekir. Genellikle içsel çatışmalar ve sosyal ilişkilerde yaşanan zorluklara dayanan bu davranış biçimi, farkındalık çalışmaları ve terapi yöntemleri aracılığıyla değiştirilebilir. Şimdi bu tedavi yöntemlerinin detaylarına daha yakından bakalım:
Bu yöntemlerin düzenli bir biçimde uygulanması, pasif agresif davranış kalıplarını değiştirmek ve daha sağlıklı bir iletişim kurmak için kritik öneme sahiptir. Unutmayın ki profesyonel destek almanız bu süreci hızlandıracak ve kalıcı çözümlere ulaşmanızı sağlayacaktır.