Neredeyse herkes film sahnelerini aratmayacak kadar özel ve unutulmaz anlar yaşayabileceği güzel bir ilişkiye sahip olmak ister. Birçok insan bunun için çabalar ve doğru kişiyi bulana kadar denemeye devam eder. Ancak çoğu zaman bu denemeler başarısız olarak sonuçlanır.
Örneğin, romantik başlayan konuşmalar, partneri kendinden uzaklaştırmaya veya en ufak bir olaydan kavga çıkarmaya kadar gidebilir. Kişi böyle bir durumda çoğunlukla neden yakın çevresinin sahip olduğu gibi güzel bir ilişki kuramadığını sorgular.
Siz de kendinizi sıklıkla aynı döngü içerisinde bulabilir ve bunun neden olduğunu sorgulayabilirsiniz. Aslında, sizinle birlikte milyonlarca insanın yaşadığı bu durumun sebebi bağlanma stilleri teorisi ile alakalıdır.
Çocukluk çağında tohumlanan ve yetişkinlik döneminde kendini belli eden bağlanma stilleri, psikolojinin ısrarla üzerinde durduğu konulardan biridir. Zira kurduğunuz ve kuracağınız ilişkilerin devamlılığı sahip olduğunuz bağlanma türü ile alakalı olabilir.
Bu içeriğimizde, ilişkilerde davranış ve bakış açısı konusunda belirleyici olan bağlanma biçimlerini öğrenebilirsiniz. Sizde baskın olan stilin özelliklerini anlayarak ilişkilerinizi güçlendirebilirsiniz.
Bağlanma teorisi, diğer insanlarla nasıl iletişim kurduğumuza odaklanan psikolojik bir teoridir. Teorinin temeli ilk olarak 1930 yılında Mary Ainsworth ve John Bowlby tarafından atılmıştır. Daha sonra bu iki psikolog, teoriyi genişletmek ve geniş kitlelere yaymak için uzun süre birlikte çalışmışlardır.
Bowlby bağlanma kuramına göre, erken yaşam deneyimleri yetişkinlik döneminde kurulan ilişkilerde oldukça önemli bir role sahiptir. Bowlby bağlanma stillerinin hayatta kalmamızı sağlamak için oluşturulduğuna inanmaktadır.
Bowlby’e göre, yakın çevremizle kurduğumuz ilişkiler sayesinde, ihtiyaçlarımızı nasıl ifade edeceğimizi ve güvenli bir ortamı nasıl oluşturabileceğimizi öğreniriz.
Mary Ainsworth bağlanma kuramı da Bowlby ile aynı şeyleri savunmaktadır. Daha çok bebeklerde bağlanma stilleri üzerine yoğunlaşan Mary, bebeklerin anne figürüyle kurduğu iletişim şeklini araştırmıştır. Bu araştırmaya göre bebeklerde güvenli, güvensiz-kaçınan, güvensiz-ambivalan bağlanma türleri gözlemlenmiştir.
Mary ve Bowlby tarafından ortaya atılan kuram, ardından gelen psikologlar tarafından geliştirilmiştir. Phillip Shaver ve Cindy Hazan, bebeklik dönemi bağlanma şekillerini yetişkin bağlanma stilleri olarak genişletmiştir.
Bu iki psikolog tarafından üretilen teoriye göre, çocukluk döneminde zihnimize kaydettiğimiz her şey, romantik ilişkilerde bağlanma stilleri konusunda belirleyici olmaktadır.
İnsanlarda bağlanma doğasını tanımlayan beş farklı bağlanma stili bulunmaktadır. Bunlar;
Sahip olduğunuz bağlanma türü, yeni ortamlara girildikçe veya yeni ilişkiler kuruldukça zaman zaman dalgalanabilir. Ancak, uyum sağladığınız bağlanma stili ne olursa olsun, hepsinin ilişkileriniz üzerinde olumlu veya olumsuz etkileri bulunmaktadır.
Şimdi bağlanma çeşitlerini daha yakından mercek altına alabiliriz:
Güvenli bağlanma, büyürken kendini güvende hissedebilmenin, anlaşılmanın ve koşulsuz değer görmenin bir sonucudur. Bu bağlanma stili, insanların sağlıklı iletişim kurmasına ve uzun süreli ilişki sahibi olmasına olanak tanır.
Bağlanma çeşitlerinin kendine özgü bazı özellikleri vardır. Aşağıdaki belirtileri taşıyan kişiler güvenli bağlanma stiline sahiptir:
Güvenli Bağlanma Stili İlişkilere Nasıl Yansır?
Güvenli bağlanma türüne sahip olan insanlar, öncelikle güven veren bir yapıya sahiptir. Hangi tarz ilişki içerisinde olursa olsun, yüksek benlik saygısını ve öz yansıtma duygusunu korumaya devam ederler. Bu da ilişkilerinin uzun vadeli sürmesine olanak tanır.
Güvenli bağlanma stiline sahip kişiler, empati duyguları gelişmiş, çözüm odaklı kişilerdir. Karşılarına çıkan ilk sorunda pes etmezler ve genellikle sorunun sebebini anlamaya çalışarak çözüme odaklanırlar. Karşısındaki kişilerin hatalarını affederler ve mutlaka o kişiye karşı yapıcı davranırlar.
Korkulu-kaçıngan bağlanma, ilişkilerde yüksek kaygı ve kaçınma ile karakterize bir davranış kalıbıdır. Düzensiz bağlanma stili olarak da bilinir ve bağlanma biçimleri arasında en nadir olanıdır.
Korkulu bağlanma stili, endişeli hissetmenin ve kaçınmanın koşulsuz bir kombinasyonudur. 2019 yılında yürütülen çalışma bunu, “yakın bir ilişkiye girme konusunda isteksizlik” olarak tanımlamıştır.
Korkulu-kaçıngan bağlanma stilinin kendini belli eden bazı özellikleri vardır. En yaygın görülen korkulu-kaçıngan bağlanma belirtileri şu şekildedir:
Korkulu-Kaçıngan Bağlanma Stili İlişkilere Nasıl Yansır?
Kaçıngan bağlanma özelliklerini taşıyan kişilerin düzenli ilişki sürdürebilmesi çok zordur. Çünkü bu kişiler ya çok sorunlu ilişkilere ya da bağlılıktan yoksun ilişkilere sahiptir.
Korkulu kaçıngan bağlanma, ilişkinin başlamadan bitmesine de neden olabilir. Ancak yine de bu bağlanma stiline sahip kişiler, aynı anda hem ilişkiden kaçınmaya çalışırken hem de yakınlık arama eğilimindedir.
Yaşanan ufak bir tartışma bu kişiler için duvar örme gerekçesi olabilir. Bağlanmaktan korktukları için tartışmada onarıcı taraf olmaktan çekinirler. Genellikle ilk adımı karşı taraftan beklerler ve beklenen adım atıldığında da kendilerini geri çekerler. Bu sebeplerden ötürü sağlıklı bir ilişki kurabilmeleri çok zordur.
Terk edilme korkusunun yaşandığı ve takdir edilmeme korkusuna dayanan davranış kalıpları kaygılı bağlanma stili olarak adlandırılır. Genellikle duygusal açıdan yetersiz ve duyarsız bir ebeveyn tarafından büyütülen kişilerde görülür. Araştırma sonuçlarına göre insanların %20’si kaygılı bağlanma stiline sahiptir.
Kaygılı bağlanma stiline sahip olan insanların zihni sevgi konusunda karışıktır. Bu nedenle de sürekli olarak sevgi ve bağlantı kurmak için çabalarlar. Temel belirtiler dışında, kaygılı bağlanma bozukluğunun varlığını işaret eden diğer belirtiler şu şekildedir:
Kaygılı Bağlanma Stili İlişkilere Nasıl Yansır?
Ebeveynleri ile kırılgan bir yakınlığa sahip olan kişiler, derin bağlantı ve koşulsuz sevgi için can atarlar. Bununla birlikte, yaşanan olumsuz çocukluk deneyimleri diğer insanlara güvenmelerini zorlaştırır. Bu güvensizlik duygusu onları; sahiplenici, aşırı bağımlı ve zaman zaman yapışkan bir hale büründürebilir.
Çocukluğu boyunca ebeveynlerinden korkan kişilerde görülen bağlanma modelidir. Kendisine bakan kişiden korkmak ve gerek duygusal gerekse fiziksel şiddet görmek dağınık bağlanma stilinin oluşmasına neden olur. Çocukluğunu korkarak geçiren kişi, yetişkinlik dönemine geldiği zaman isyankar ve asi olabilir.
Bu bağlanma stilinin en büyük belirtisi, stresle baş edememek ve uygunsuz hareketler sergilemektir. Bunun dışında, darmadağın-reddedici bağlanma stilinde şu belirtilere de rastlanabilir:
Darmadağın-Reddedici Bağlanma Stili İlişkilere Nasıl Yansır?
İlişki kurulması en zor kişiler, darmadağın reddedici bağlanma stiline sahip kişilerdir. Çünkü bu bireyler sorumluluk almaya yanaşmaz ve kurulan ilişkinin ciddiyetinin farkına varamaz.
Kavga ve tartışma onlar için ilişkinin dinamiği gibidir. Bunun asıl nedeni de bebeklikten itibaren şiddet ve kavganın olduğu ortamda büyümeleridir.
Bağlanma stilleri, bütün ilişkileriniz için belirleyici bir role sahiptir. Dolayısıyla bağlanma modeliniz, kuracağınız ilişkilerin dinamiklerini önemli ölçüde etkileyecektir.
Bazıları insanlarla ilişki kurmayı ve sağlıklı bağlar oluşturmayı oldukça kolay bulurken, bazı insanlar ilişkilerin her zaman kaos kaynağı olduğunu düşünür. Her iki örnek de bağlanma stilinin baskınlığıyla alakalıdır.
Kimi insanların sosyal yönü de romantik ilişkileri de bir düzen içerisindedir. Kurulan ilişkinin temeli güvene dayalıdır ve her iki partnerin de mutluluk oranı aynıdır. Kimi insanlar ise tam tersi bir tutum sergiler.
Örneğin, korkulu bağlanma stiline sahip bireyler, karşıdaki insan kim olursa olsun güvenmekte zorluk çekebilirler. Bu da ilişki kurmalarını veya kurulan ilişkinin devam etmesini zorlaştırır.
Çocukluk çağında oluşmaya başlayan bağlanma stilleri, genellikle kalıcı olma eğilimi taşır. Ancak iyi haber şu ki, sabır ve özveri ile bağlanma stillerinin değişmesi mümkündür. Peki, bu nasıl olur?
Bazı bağlanma stilleri, büyüme ve olgunlaşmanın etkisiyle doğal olarak değişir. Örneğin, çekingen bağlanmaya sahip olan kişi, güvenilir bir insanla beraber olduğunda zamanla onun gibi olmaya başlayabilir. Bu ilişki kişiye endişelerden nasıl kurtulacağını öğretebilir ve zamanla güvenli bir bağlanmaya geçmesine yardımcı olabilir.
Bağlanma stilini değiştirmenin en yaygın yolu, adımlarınızı dikkatli olarak atmaktan geçmektedir. Mevcut davranışlarınızın ve sahip olduğunuz bağlanma stilinin farkında olmak bakış açınızı değiştirmeye yardımcı olabilir.
Bunun için profesyonel yardım almaktan çekinmeyin. Uzman bir psikoloğa başvurarak sizin için hangi alışkanlıkların işe yarayıp yaramadığını anlayabilir ya da bağlanma stilleri testi ile en uygun olanı kendinize seçebilirsiniz. Ayrıca kendinizi yeni davranış biçimlerine alıştırabilirsiniz.
Çocuklukta bağlanma stilleri, yetişkinlik dönemindeki bağlanma stilini belirlemede hayati bir rol oynar. Bowlby ve Ainsworth’a göre, ebeveynlerle olan bağlar, çocuğun yaşamının ilk 18 ayında gelişir. Bu aylarda çocuklar ağlama ve tutunma gibi içgüdüsel davranışlar sergilerler.
Yapılan her hareket çocuğun yanında bulunan kişilere yöneliktir. Örneğin, 7 veya 8 aylık olan çocuklar, yanından ayrılan annelerini protesto etmek için ağlamaya ve ardından yas tutmaya başlarlar.
Çocuklar yürümeye başladıkları döneme geldiklerinde, bağlanma ilişkilerinin modelini oluşturmaya başlarlar. Bu model, çocuğun kendi istek ve ihtiyaçları için başkalarına ne kadar güvenebilecekleri hakkındaki inançlarını oluşturur.
Örneğin, ruh haline göre davranış sergileyen ve çocuğun yalnızca bazı ihtiyaçlarıyla ilgilenen ebeveynler, çelişkili bağlanmanın zeminini hazırlar. Çocuk, gördüğü ve zihnine kaydettiği şeylerin doğru olduğuna inanarak büyür. Bu inanç deneyim ve zamanla birleşerek yetişkinlik dönemi stilini oluşturur.
Tutarsız ebeveynlik yetişkinlikte kaygılı bağlanma stiline sahip olmanın birincil nedenidir. Ebeveyn zaman zaman sevgi dolu, zaman zaman ise duyarsız ve tepkisiz davranırsa çocuğun kafasının karışmasına neden olur. Bu da yetişkinlik çağında duygusal açlığın ve kaygılı bağlanmanın önünü açar.
Kaygılı bağlanmadan farklı olarak, ebeveynlerin çocuğun ihtiyaçlarına cevap vermemesi durumunda gerçekleşir. Anne veya baba çocuk sıkıntı içerisindeyken onu görmezden gelir veya isteklerini sürekli olarak reddeder.
Kaçıngan bağlanma ile büyüyen çocuklar başkalarına güvenmemeyi öğrenmişlerdir. Kaçıngan bağlanan erkek ve kadınlar benzer davranışlar gösterebilirler. Başkalarına yaklaşmaktan korkarlar ve yakın ilişkiler kurmakta zorlanırlar.
Güvenli bağlanma, en sağlıklı bağlanma stilidir. Bu stile sahip olan kişiler, çocukluk dönemlerinde güvenli bir ortamda büyümüşlerdir. Anne ve babaları bütün isteklerine cevap vermiş ve onlarla duygusal olarak yakından ilgilenmişlerdir.
Bireyler arasında duygusal ilişki oluşmasını ve sürdürülmesini sağlayan kavrama bağlanma adı verilir.
Güvenli, korkulu-kaçıngan, kaygılı ve darmadağın-reddedici bağlanma olmak üzere toplamda dört bağlanma türü vardır.
Erken çocukluk döneminde yaşadıklarımızın, yetişkinlik dönemi bağlanma stilini oluşturduğunu savunan teoriye Bowlby bağlanma kuramı adı verilir.
Bağlanma stilleri testi hangi tür bağlanma çeşidine sahip olduğunuzu anlamanıza yardımcı olan bir envanterdir.
Güvenli, reddedici, kaçıngan ve kaygılı kararsız bağlanma bebeklerde görülen bağlanma türleri arasındadır.