Hepimiz zaman zaman güven sorunları yaşarız. Tam olarak emin olmadığımız bir işi yaparken veya yeni tanıştığımız biriyle özel bilgilerimizi paylaşırken kaygılanırız. Bu durum, vücudumuzun bizi hayatta tutmak için harekete geçirdiği savunma mekanizmasından kaynaklanır ve son derece doğaldır. Ancak bazı insanlar için şüphecilik hayatın bütün alanlarında kronik bir şekilde kendini belli eder. Şiddetini artırarak seyreden bu şüpheye paranoya, yaşayan kişiye ise paranoyak adı verilir.
Peki, halk arasında da telaffuzuna sıklıkla denk geldiğimiz paranoyak ne demek? Paranoid kişilik bozukluğu belirtileri ve nedenleri nelerdir? Hepsinin cevabını bu yazımızda bulabilirsiniz.
Paranoid kişilik bozukluğu, bireyin başkalarının eylem ve düşüncelerine karşı mantıksız bir şekilde aşırı şüphe ve güvensizlik duyması ile karakterize edilen bir rahatsızlıktır. Paranoya olarak da bilinen bu durumdan etkilenen insanlar, ellerinde sonuca götüren hiçbir kanıt olmamasına rağmen, diğer kişilerin kendilerinden yararlanmaya çalıştıktıklarına inanır. Bu rahatsızlıktan muzdarip kişiye göre, diğer tüm insanlar ona zarar vermek isteyen düşmanlardan ibarettir. Bu düşünceyle yola çıktığı için diğer insanlardan zamanla uzak durmaya başlar.
Patolojik bir inanç modeli olan paranoid kişilik bozukluğu, sağlıklı bir insanın yaşamının belirli zamanlarında, örneğin okulda, deneyimleyeceği şeylerle karıştırılmamalıdır. Paranoyadan muzdarip insanların hissettiği güvensizlik ve şüphe aşırı derecede yoğundur ve hayatın belirli alanları ile sınırlı değildir. Bunun yanı sıra paranoyak kişiler, inançlarını profesyonel yaşantılarından aile ilişkilerine kadar yaşamın bütün alanlarına taşıyabilirler.
Başkalarına karşı sürekli olarak duyulan şüphe ve aşırı güvensizlik, kısaca paranoya olarak tanımlanır. Bunu yaşayan kişiye ise paranoyak denir. Paranoyaklık yaşayan kişiler, tehlike olmayan durumları bile bir tehdit gibi algılayabilir. Bu da aşırı derecede endişeli hissetmelerine yol açarak kişinin kendini sosyal yaşantıdan izole etmesine neden olur.
İnsanın bazı kişilere şüpheyle yaklaşması veya bazı durumlar karşısında kendini güvensiz hissetmesi zaman zaman olağan bir durumdur. Ancak bu hislerin sürekli ve yoğun bir şekilde yaşanması, paranoid kişilik bozukluğunun habercisi olabilir. Bu bozukluğa sahip bireyler, başkalarına karşı aşırı ve temelsiz bir şüphe duyar, çevresindeki insanların kendilerine zarar vermek istediğini düşünebilir.
Bu doğrultuda paranoid kişilik bozukluğu belirtilerini şu şekilde sıralayabiliriz:
Paranoya neden olur sorusunun cevabı tam olarak bilinmese de bu konuda elde oldukça güçlü veriler bulunmaktadır. Bu rahatsızlığın ilk kez ortaya atılmasından itibaren yürütülen çalışmalara göre, paranoid kişilik bozukluğu genetik olarak aktarılabilir. Vaka sayısının çoğalması ve çalışma imkanlarının iyileştirilmesiyle birlikte bu inanca farklı faktörler de eklenmiştir.
Uzun lafın kısası, paranoid kişilik bozukluğunun nedenleri üç ayrı kategoride incelenebilir. Dilerseniz önce çevresel faktörlere göz atalım!
Paranoid kişilik bozukluğuna sebep olan çevresel etkenleri şu şekilde sıralayabiliriz:
Paranoya sebepleri arasında oldukça yaygın olarak gösterilen psikolojik etkenleri de şu şekilde özetleyebiliriz:
Son olarak, paranoid kişilik bozukluğuna yol açma potansiyeli olan biyolojik etkenleri şöyle sıralayabiliriz:
Ruh sağlığı uzmanları, paranoid kişilik bozukluğunun ortaya çıkma nedeninin yukarıdaki faktörlerin bir karşımı olduğu konusunda genel olarak hemfikirdir. Buna ek olarak, bahsi geçen bireyin kişiliği ve mizacı da böyle bir kişilik bozukluğunun ortaya çıkmasıyla ilişkili olabilir.
Paranoid kişilik bozukluğunun doğasında güvensizlik ve şüphe vardır. Bu nedenle kişi, öncelikle hasta olduğunu kabul etmez ve uzmanların kendisine zarar vereceğini düşünerek hareket eder. Ancak danışan ve psikolog veya psikiyatrist arasında iyi bir terapötik ittifak da kurulabilir. Uzman, bu aşamadan sonra danışana karşı daha temkinli yaklaşır ve onun rahat hissettiği zamanlarda çeşitli testler yapar.
Paranoid kişilik bozukluğu tanısı için DSM-5 kriterlerinden yararlanılır. Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatiksel El Kitabı’na göre söz konusu kişide şunların bulunması gerekir:
Danışan yukarıdaki sorunlardan 4’ünü erken yetişkinlikten beri yaşıyorsa teşhis konulabilir. Ancak bazı vakalarda uzmanın kafa karışıklığı yaşaması da söz konusu olabilir. Aynı semptomların başka hastalıklarda da görülüyor olması tanı sürecini zora sokabilir. Böyle durumlarda psikolog, paranoid kişilik bozukluğu testi yapmak ve danışanı daha detaylı bir incelemeye tabi tutmak isteyebilir.
Paranoid kişilik bozukluğunun tedavisi psikiyatrist ve psikolog iş birliği ile yapılır. Danışanın genel durumuna karar verildikten sonra aşağıdaki tedavi seçenekleri değerlendirmeye alınır.
Herhangi bir kişilik bozukluğunun tedavisi söz konusu olduğunda en etkili yöntemlerden biri hiç şüphesiz psikoterapidir. Paranoid kişilik bozukluğu kişinin irrasyonel inançlarına dayanan bir bozukluk olduğu için terapinin odak noktası, etkilenen kişinin güvenini kazanmak olacaktır. Zira paranoyak fikirleri ilk baştan itibaren konuşmak çok da mümkün değildir.
Uzman, danışanın güvenini kazandıktan sonra bilişsel yeniden yapılandırma üzerine yoğunlaşır. Danışanın sıklıkla telaffuz ettiği müdahaleci düşünceler keşfedilir ve çeşitli notlar alınır. Daha sonra bu fikirler daha olumlu kalıplarla değiştirilmeye başlanır.
Bireysel psikoterapiye bir süre sonra aile terapisi de eklenebilir. Paranoid kişilik bozukluğu olan biriyle yaşamak da kendi içerisinde sorunlar barındırdığı için danışanın ve yakınlarının birbirlerini anlamasını kolaylaştırmak için bu yöntemden de faydalanılabilir.
EMDR, alternatif sesler veya temas yoluyla yeniden işleme ve duyarsızlaştırmayı amaçlayan bir tedavi yöntemidir. Daha çok travma sonrası stres bozukluğu yaşayan bireyler için tercih edilen teknik, paranoid kişilik bozukluğu olan kişilere de uygulanabilir. Bu teknik üzerine eğitim almış psikolog danışanın travmalarını yeniden işlemeye çalışır. Eğer danışan uygulamaya yanıt veriyorsa teknik uygulanmaya devam eder. Öte yandan EMDR, her birey için uygun bir teknik değildir. Zira kişiye acı veren travmatik deneyimlerin detaylı bir şekilde gün yüzüne çıkması, bazı semptomların da yeniden ortaya çıkmasına sebep olabilir.
Paranoid kişilik bozukluğu tedavisi için genellikle terapi tek başına yeterli olmaz. Bu nedenle de psikolog ve psikiyatristler iş birliği içerisinde çalışır. Psikiyatrinin reçete edeceği ilaçlar, sanrılara neden olan kimyasal dengesizlikleri düzenlemeye başlar. Böylece psikolog tarafından belirli periyotlarla uygulanan terapiler desteklenmiş olur.