Ayrılma kaygısı zaman zaman hepimizin yaşadığı endişe odaklı bir duygudur. Bazen önemsediğimiz bir eşyayı kaybettiğimizde dahi üzülürüz. Sevdiğimiz insanlardan ayrılmaya yönelik risk faktörleri oluştuğunda ise çok daha kuvvetli bir tepki gösteririz.
Doğamızda var olan ayrılma kaygısını belli bir aşamaya kadar yaşamak olağan karşılanır. Fakat psikolojik anlamda ciddi bir sorun haline gelebilecek ve gündelik yaşamı olumsuz etkileyen ayrılma kaygısı bozukluğu bu süreçten ayırt edilmelidir. Şimdi, ayrılma kaygısı bozukluğuna dair merak ettiğiniz ayrıntılara yakından bakalım.
Ayrılma kaygısı bozukluğunu zaman zaman duyduğumuz doğal endişe süreçlerinden ayırt etmek için yaşanan bazı semptomları bilmek önemlidir. Kaygı bozukluğu psikolojik bir sorundur ve özellikle bireyin gelişim süreci ile bağdaşmayan bir tutuma işaret eder.
Çocuklarda ya da yetişkinlerde görülebilen bu sorun bağlanılan kişiden ayrılma korkusuyla kendini belli eder. Ayrılma kaygısı bozukluğu yaşayan birey, sağlıksız şekilde bağlandığı kişiden kopmak istemez ve bu düşünce ile yoğun endişe yaşayabilir.
Ayrılma kaygısı bozukluğunun bazı temel göstergeleri şunlardır:
Yetişkinlerde ayrılma kaygısı ve çocuklarda ayrılma kaygısı üzerinde değerlendirme yapıldığında farklı risk faktörlerinden söz etmek mümkündür.
Örneğin ayrılma kaygısının tanı halini alması için çocukluk çağında en az 1 ay ve yetişkinlerde en az 6 ay sürmesi kıstastır. Bununla birlikte ayrılık kaygısını hastalık boyutunda yaşayan kişilerin farklı risk faktörleri ile karşı karşıya kaldığı söylenebilir.
Özellikle çocukluk çağında gösterilen ebeveyn tutumları ve çevresel etkenler bu konuda önemli rol oynar. Ayrıca geçmişte yaşadığımız belli travmatik olaylar da ayrılma kaygısı bozukluğunu tetikleyici unsurlar haline gelebilir. Hastalık, ayrılık, ölüm, kaza ve şiddet gibi travmaya neden olabilen durumlar çocukluk ve yetişkinlik döneminde bu sorunun gelişmesine yol açabilir.
Farklı anksiyete türlerinin hem çevresel hem de genetik koşullara bağlı olarak çeşitli risk faktörleri taşıdığı düşünülmektedir.
Ayrılma kaygısı bozukluğu toplumun farklı yaş ve kesimlerinde sıklıkla gözlenen sorunlardan biridir.
Bazı rahatsızlıklar çocukluk ya da yetişkinlik çağında daha etkili olurken ayrılma kaygısı bozukluğu konusunda böyle bir kıstas bulunmaz. Yani hem çocuklarda ayrılma kaygısı hem de yetişkinlerde ayrılma kaygısı bozukluğu sıklıkla görülebilir. Bu sorunun yalnızca çocukluk çağında ortaya çıkmadığı ve 20’li yaşlardan sonra da yoğun şekilde görüldüğü ifade edilebilir.
Elbette her ayrılık endişesi, kaygı bozukluğu yaşadığınız anlamına gelmez. Bu aşamada süreci netleştirmek adına bir uzman desteğine başvurarak yardım alabilirsiniz
Çocuklarda ayrılma kaygısı en sık görülen endişe türlerinden biridir. Kişiden kişiye değişse de ortalama 8 aylık dönemde başladığı ifade edilebilir.
Özellikle 0 ve 3 yaş aralığındaki çocukların bakımıyla ilgilenen kişiden uzaklaştığında ayrılık kaygısı yaşaması olası ve doğal karşılanır. Ancak çocuğun yaşının ilerlemesi ve sosyal ortamlara alışmasıyla bu bağımlılık düzeyinin zaman içinde azalması beklenir.
Eğer çocuğunuz 4 yaşın üzerinde olmasına rağmen aşırı bağımlılık davranışları gösteriyor ve evden ayrıldığında yoğun endişe atakları yaşıyorsa, dikkatli olmakta fayda vardır. Bu aşamada ayrılık kaygısı olup olmadığını anlamak için terapist desteğine başvurmak önemlidir.
Özellikle bu endişe durumu çocuğunuzun gündelik yaşamını ciddi anlamda olumsuz etkileyecek boyuta geldiyse ayrılık kaygısından muzdarip olabilir.
Yetişkinlerde ayrılma kaygısı bozukluğu sık görülen anksiyete türlerinden biridir. Genellikle çocuklarla özdeşleştirilen ayrılma kaygısı aslında yetişkinlerde de gözlenir ve gerekli olduğu takdirde tedavisi önemlidir.
Yetişkinlerde gözlenen ayrılma kaygısı; bağlanılan bir kişiden ya da bazen evcil hayvandan uzak kalma korkusu halini alabilir. Şiddetli ve ciddi endişenin eşlik ettiği bu kaygı düzeyinde kişi bağlandığı bireyden uzak kalırsa onun zarar göreceğini düşünebilir. Ayrıca yalnız kalmaktan korkma ve bağlandığı kişiden devamlı haber alma gibi diğer belirtilerle kendini gösterir.
Ayrılma kaygısı bozukluğu yaşam kalitesini ciddi anlamda olumsuz etkileme kapasitesine sahip olan bir rahatsızlıktır. Tedavisi mümkün olan ayrılma kaygısının üstesinden gelmek için öncelikle uzman desteği ile hareket etmek ve durumun anksiyete boyutunda olup olmadığını anlamak önemlidir. Bunun yanı sıra ayrılma kaygısından kurtulmak için yapabileceğiniz bazı belli başlı uygulamalar da bulunur.
Ayrılık kaygısının üstesinden gelmek için uygulayabileceğiniz bazı yöntemler şunlardır:
Ayrılma kaygısı bozukluğu; kişinin yaşam kalitesini ve sağlığını olumsuz yönde etkileyebilen bir rahatsızlıktır. Doğamızda var olan ayrılma endişesini anksiyete sorunundan ayırt etmek ise sürecin doğru yönetilebilmesi açısından oldukça önemlidir. Bunun için başvurulabilecek en güvenilir uygulama bir uzman desteğine başvurmaktır.
Psikolojik yardım süreçlerine ek olarak ayrılma kaygısı bozukluğunun semptomları, risk faktörleri ve çözümü için destekleyici öğelerle ilgili bilgi sahibi olmanız her zaman önemli bir katkıdır.
Tüm bu aşamalar terapi desteği ile birlikte sürdürüldüğünde çok daha hızlı ve başarılı şekilde süreç ilerleyecektir. HiDoctor alanında başarılı ve donanımlı online psikologlar eşliğinde hizmet verir. Ayrılma kaygısı bozukluğu yaşıyorsanız ve destek almak istiyorsanız çevrim içi terapist yardımı sunan HiDoctor’a başvurabilirsiniz.