Kaygı, bireyi ciddi anlamda olumsuz etkileyebilen ve yoğun etkileri ile yaşam konforunu düşüren bir duygudur. Nadiren ve gerektiğinde yaşanan endişe zararlı olmayabilir, fakat özellikle uzun vadeli kaygının ciddi sonuçları olduğu bilinen bir gerçektir.
En basitinden kaygının zararlarını anlamak için insan vücudu üzerindeki etkisini değerlendirmek mümkündür. Fiziksel etkilerin yanı sıra kaygının, kişinin zihinsel performansını etkileyen önemli bir unsur olduğu ifade edilebilir.
Temel olarak orantısız şekilde gerçekleşen endişe atakları ve gerilim hali kaygıyı ifade eder. Devamlı gergin hissediyor ve endişeli düşüncelerden kendinizi alamıyorsanız; yoğun bir kaygı durumu yaşıyor olabilirsiniz.
Hepimiz hayatta kalma güdüsünün ve en iyi halimize kavuşma motivasyonunun etkisiyle zaman zaman kaygı ve hatta korku hissediyoruz. Ancak günlük yaşamda sık sık karşılaştığımız stres kaynaklarını aşmak ve kaygıyla baş etmek konusunda uygulayabileceğimiz bazı pratik öneriler mevcut.
Kaygılarımız aslında belli bir boyutta yaşadığımız stres karşısında verdiğimiz tepkilerdir. Bu kaygı süreci bazen gelecek endişesi, bazen geçmişte yaşanan ve aşılamayan durumlar bazen de gündelik meselelerden kaynaklanıyor olabilir.
Kaygının nedenleri gibi ortaya çıkış biçimleri de kişiden kişiye farklılık gösterir. Kaygı düzeyinin olağan boyutlarda olması bir sorun olduğuna işaret etmeyebilir. Ancak yoğun bir endişenin varlığı çözümlenmesi gereken konulara işaret eder.
Aşağıda bazı kaygı tipleri verilmiştir:
Kaygı semptomları, yaşadığımız kaygı sürecinin dışa vurumu olarak ifade edilebilir. Uzun süre devam eden ve çözümlenmesi gereken kaygının varlığı çeşitli belirtilerle kendini gösterir. Bu noktada önemli olan yaşanan endişenin temelindeki durumu anlamak ve kaygıyla nasıl başa çıkılacağı konusunda bilgi sahibi olmaktır.
Şimdi, bazı kaygı semptomlarına yakından bakalım:
Kaygı ile başa çıkma konusunda birden fazla yöntemi uygulamak mümkündür. Öncelikle kişinin yaşadığı kaygı boyutunu gerçekçi bir şekilde değerlendirmesi önemlidir.
Bazen kaygıyı normal sınırlara çekme konusunda ufak pratikler yardımcı olurken bazı durumlarda uzman desteğine başvurmak gerekebilir. Eğer tedavi boyutunda bir kaygı bozukluğu sürecinden söz edilmiyorsa belirli yöntemlerin uygulanması fayda sağlayacaktır.
Endişe sürecinin en önemli belirtilerinden birisi olumsuz düşünce yapısının ağırlık ve süreklilik kazanmasıdır. Bu nedenle içinde bulunduğunuz fikir yapısını anlamlandırmak için belli pratikler uygulayabilir ve olumsuz olarak değerlendirdiğiniz olaylara karşı olumlu düşünme tekniğini veya düşünce yapınızı değiştirmeyi deneyebilirsiniz. Bahsedilen uygulama ilk başta zor görünse de olumlu düşünceye odaklandıkça süreç kolaylaşacaktır.
Düşünce döngünüzü sorgulama konusunda net bir karara varamıyorsanız fikirlerinizi not ederek daha sonra bunlara tarafsız bir şekilde yaklaşmayı deneyebilirsiniz.
İçinde bulunduğunuz kaygı anında düşüncelerin doğruluğunu sorgulamak kolay değildir. Bu nedenle not alma yöntemi ile hem o anki endişe atağını olumluya çevirmek hem de daha sonra yaşanan duygu durumunu değerlendirmek mümkün olacaktır.
Yoğun stres altında olan kişiler kaygı süreçlerini çok daha belirgin ve etkili şekilde yaşayabilir. Bu aşamada stres tetikleyicilerini tanımak ve gerekli önlemleri alarak kaygı düzeyini düşürmek olanaklıdır. Ancak herkes için stres kaynağı farklı unsurlar olabilir.
Stres tetikleyicilerini anlama konusunda en iyi yöntemlerden birisi endişe halinde süregelen durumu ve buna karşı gelişen kaygının boyutunu not almaktır. İlerleyen süreçlerde elinizde sizi en çok strese sokan olguları anlamak için bir liste bulunacaktır.
Her zaman dile getirilen fakat önemi yeterince anlaşılamayan sağlıklı beslenme düzeni elbette yalnızca fiziksel sağlık için gerekli değildir. Sağlıklı bir zihnin oluşması ancak ideal beslenme biçimi ile gerçekleşebilir.
Vücuda devamlı zararlı ve katkı maddesi bulunan gıda alımında değerler olumsuz etkilenir ve süreç içinde istemsiz şekilde kaygı boyutunun artması söz konusu olabilir. Doğru beslenme düzeniyle kaygı bozukluğu başta olmak üzere çok sayıda sorunun çözümünde yol katetmek mümkündür.
Bazen yaşamın koşturmacası içinde kendimizden öylesine kopuyoruz ki duygularımız üzerinde düşünme olanağı bile bulamıyoruz. Bu durum, yaşadığımız stresin ve kaygının daha da artmasına hatta çözümsüzmüş gibi algılanmasına neden olabilir.
Kişinin kendine ayıracağı değerli zaman, kısa dahi olsa oldukça önemlidir. Gündelik hayatta yaşadığınız kaygının nedenlerini anlamlandırma noktasında kendinize tanıyacağınız kısa bir süre çok faydalı olacaktır.
Çocukluk çağında kaygı ile başa çıkma konusunda daha fazla desteğe ihtiyaç duyulabilir. Özellikle kendini ifade etme konusunda zorluk yaşayan bir çocuğun kaygı düzeyi yüksek olabilir.
Kaygılı çocuklara yardım etmek için durumu anlayabilmek adına iletişim kurmak oldukça önemlidir. Ancak iletişim halinde iken yargılayıcı ya da sürekli öğüt içeren cümleler kurmak yerine onu anlamaya çalışmak esas olmalıdır.
Kaygılı bir gence yardım etme konusunda yol katetmek için karşılıklı iletişimle kaygının neden kaynaklandığının anlaşılması gerekir. İyi bir dinleyici olmak ve kaygılı genci anladığınızı göstermek, kaygıyı aşma konusunda en etkili yöntemler arasında yer alır.
Kaygıyla başa çıkmak için kişinin kendini tanıması, yaşadığı stres etkenlerinin farkına varması ve en önemlisi de kendine zaman ayırması gerekir. Kaygı semptomlarını anlayarak sağlıklı bir beslenme düzeni oluşturmak ve endişe oluşturan düşüncelere odaklanarak çözüm üretmek önemlidir.
Kaygı bozukluğunun bireysel olarak yönetilemediği ve desteğe ihtiyaç duyulduğu aşamada HiDoctor ile online psikolog desteği alabilirsiniz. HiDoctor, alanında başarılı ve profesyonel psikologlar eşliğinde çevrimiçi kanallar üzerinden evinizin konforunda, dilediğiniz gün ve saatte terapi desteği almanızı sağlar. Kaygıyla başa çıkma konusunda profesyonel destek almak için siz de hemen HiDoctor’dan online randevunuzu oluşturabilirsiniz.