Yorucu bir günün ardından her insanın mutlaka kendisi ile yalnız kalmak istediği bir an vardır. Nitekim kendisine ait kişisel alanda tek başına düşünceleri ile baş başa kalmak istemek insan doğasında vardır.
Bazı zamanlar içerisinde bulunduğumuz toplumdan ve hatta ailemizden, arkadaşlarımızdan uzaklaşıp tek başımıza kalmak isteyebiliriz. Tek başımıza kalıp istediğimiz herhangi bir şeyi yapmak veya hiçbir şey yapmamak için gereksinim duyduğumuz alana kişisel alan denir.
Peki, ilişkilerde kişisel alan ve bu alanın önemi nedir? Sınırları nelerdir? İlişkilerde kişisel alanı nasıl koruyabiliriz? Bugünkü içeriğimiz tam olarak bu konuyla ilgili! Siz de yazımızı okuyarak aklınızdaki soru işaretlerine cevap bulabilir; ilişkinizde kişisel alanı nasıl koruyabileceğinizi öğrenebilirsiniz!
Bir ilişki içerisinde olan insanlar birbirleriyle birçok şey yapmayı severler. Hatta öyledir ki bazı ilişkilerde partnerler birbirleri olmadan hiçbir şey yapmazlar. Ama öyle zamanlar vardır ki her iki partner de kendi kişisel alanını kurmak ve orada tek başına vakit geçirmek ister. Bu çok normal bir davranıştır. İlişkide kişisel alan, her bir partnerin kendi isteklerini gerçekleştirebileceği bireysel alana denir.
İlişkilerde kişisel alana sahip olmak her iki partner için de pozitif bir şeydir. Partnerlere ait bir kişisel alanın olması, partnerlerin daha sağlıklı düşünce yapısına sahip olmasına yardımcı olur.
Örneğin, partnerinizle bir sorun yaşadığınız zaman kurduğunuz kişisel alana çekilebilir ve sorunları tek başınıza düşündükten sonra partnerinizle daha sağlıklı sonuçlara varabilirsiniz. Bu sayede sorunun ortaya çıktığı ilk anda oluşabilecek şiddetli anlaşmazlıkların önüne geçebilirsiniz.
Sürekli vakit geçirdiğiniz bir insana tahammül seviyemiz azalır. Bu yüzden partnerler sürekli yan yana olurlarsa bir süre sonra aralarında bir çekememezlik ve bıkkınlık hissi başlayabilir. Bu hissi engellemek için kişiler dış dünyayla bağlantı kurmalı, yani kişisel alan belirlemelidir. Böylece her iki partner de birbirlerine karşı daha nazik ve saygılı olacaktır.
İlişkilerde kişisel alan çok büyük bir öneme sahiptir. Yalnızca kendine ait bir alanı olan her partner kendini daha güvenli ve mutlu hisseder. Bunun nedeni, kendi bireysel alanında kendisiyle kurduğu bağdır. Kişinin kendi benliği ile kurduğu bağ ilişkiyi pozitif yönde etkiler.
Bunun yanı sıra, ilişki dışında da hayatınızda bir alanın olması yani hayatınızın tamamen ilişkiye bağlı olmaması size özgürlük kazandırır. Bu özgürlük sayesinde ilişkiden bağımsız olarak yaşadığınız sorunları kişisel alanınızda çözebilir ve bu olumsuzluğu ilişkiye yansıtmadan kolay bir şekilde atlatabilirsiniz. Böylece ilişkinizin düzeni bozulmamış olur.
İlişkilerde kişisel alan sınırı her iki birey için de önem arz eder. İlişkiye başlarken kişisel sınırlarınızı çizmeniz ve partnerinizden bu sınırlara saygı duymasını ve bu sınırları ihlal etmemesi gerektiğini istemelisiniz. Aynı şekilde partneriniz de kendisine kişisel alan kurmalı ve sınırlarını belirlemelidir.
Her iki partnerin de kişisel sınır belirlemeleri ilişkiyi daha sağlıklı bir boyuta taşır. İlişki içerisinde geçirilen ve yapılan aktiviteler dışında, kişiler ilişki dışında kendi başlarına aktiviteler ve etkinlikler yapmalı. Böylece ilişki monotonluktan ve tekdüzelikten kurtulmuş olacaktır.
Evlilikte kişisel alan eşlerin isteklerine göre değişebilir. Her eş kendi istekleri doğrultusunda bir kişisel alan yaratmalıdır. Evlilikte kişisel alan belirlemekte zorlanıyorsanız aşağıda sıraladığımız maddeler size fikir sahibi olmada yardımcı olabilir:
Eğer siz de ‘’Özel alan anlayışı kültürlerin etkisiyle değişir mi?’’ sorusuna cevap arıyorsanız doğru yerdesiniz. Kültürler arasında kişisel alan anlayışında farklılıklar mevcuttur. Örneğin, Batı toplumu tanımadıkları insanlara karşı daha mesafeli ve soğuk davranır. Fiziksel temastan kaçınır ve çok fazla diyalog kurmaz. Herkesin mutlaka kendine ait bir özel alanı vardır. Oysa Hindistan gibi yoğun nüfuslu ülkelerde özel alan anlayışı pek fazla yoktur.
Birbirlerini tanımayan insanlar bile samimi davranışlar gösterebilir, fiziksel temastan kaçınmayabilir ve çok fazla muhabbet edebilirler. Ülkemizde ise kişisel alan anlayışı Batı ülkelerindeki kadar yaygın olmasa da vardır. Tanımadığımız insanlarla kısa süre içerisinde samimiyet kurabilir ve muhabbet edebiliriz. Fiziksel teması Hindistan gibi ülkeler kadar normal görmesek de ülkemizde tokalaşma, sarılma ve selamlaşma önemli fiziksel temaslardandır ve çoğu kişi bu temaslardan kaçınmaz.
Kişisel alan ihlali, hem ihlal eden kişi hem de alanı ihlal edilen kişi için sıkıntılı bir durumdur. Özellikle ilişkilerde karşıdaki kişiye hayır diyememek büyük bir kişisel alan problemi olarak karşımıza çıkar. İlişki içerisinde herhangi bir isteğe ya da eyleme hayır demek yanlış değildir.
Eğer hayır diyemiyorsanız kişisel alanınız ihlal ediliyor demektir. Partnerler birbirlerinin kişisel alanlarına saygı duymalı ve problem yaşanmaması için ilişkiyi bu sınırlar içerisinde yaşamalıdır. Aksi takdirde kişisel alanı ihlal edildiği zaman kişi sinirlenebilir ve savunmacı bir tavra bürünebilir. Bu hallerin de ilişkiye olumsuz olarak yansıması muhtemeldir.
İlişkilerde kişisel alan ihlali birçok farklı şeyden ötürü kaynaklanabilir. Örneğin, partnerler ilişki yaşamayı her an yan yana yaşamak olarak görürlerse kişisel alan ihlali kaçınılmazdır. Partnerler ilişki dışında oluşturulan kişisel alanı ilişkiye tehdit olarak görebilir. Bu da kişisel alanın ihlali ile sonuçlanır.
Ayrıca bu gibi durumların yaşanmaması için kişiler, partnerlerinin kişisel alanını tehdit olarak görmemelidir. İlişkilerde kişisel alan ilişkiden kaçış demek değildir. İlişkilerde kişisel alan her bireyin ihtiyaç duyduğu bir şeydir.
Kişisel sınırlarımız bizi biz yapan ve dış dünyadan ayıran sınırlardır. Bu sınırları belirlememiz, kendi benliğimizle iyi şekilde tanışmamızı sağlar. Öz güvenli ve öz saygıya sahip bir birey haline getirir.
Söz konusu kişi hayatında daha mutlu ve huzurlu olur. İlişkide kişisel sınırları belirlemek de çok önemlidir. Partnerlerin bireysel olarak zaman geçirmeleri ve her iki partnerin de buna saygı duyması ilişkiyi sağlıklı ve huzurlu hale getirir.
İlişkide kişisel alanın korunması özgürlük ve bireysellik açısından çok önemlidir. İlişki içerisinde olan her partner kendi kişisel alanının sınırlarını iyi bilmeli ve ihlaline göz yummamalıdır. Bu sayede her iki partner de birbirine olan saygıyı yitirmez ve ilişkideki sorunlar saygı çerçevesinde çözülebilir.
İlişkide kişisel alanı korumak için yapılması gerekenleri şu şekilde sıralayabiliriz:
İlişkide kişisel alanı korumak göz korkutan ve zorlu bir süreç gibi görünse de, ilişki içerisinde kişisel alanlar hususunda anlaşıldıktan sonra ilişkinin daha sağlıklı bir hal aldığı görülecektir. Burada önemli olan, her iki partnerin de kendilerini güzel ve sakin bir dille ifade edebilmeleri ve birbirlerini tam olarak doğru şekilde anlamış olmalarıdır. Bu konuda destek almak için ise HiDoctor’ın online terapi hizmetinden faydalanabilirsiniz.
Kişisel alan kişiden kişiye değişen bir durumdur. Psikolojide kişisel alan, kişinin kendini rahat hissettiği ve kendisine dışarıdan herhangi bir müdahalenin olmadığı alandır.
İletişimde kişisel alan, bir kişi ile konuşurken arada oluşan mesafedir. Bu mesafe kişiden kişiye değişebilir. Örneğin, yakın arkadaşınızla konuşurken daha samimi bir dille ve daha rahat şekilde konuşursunuz fakat yakın olmadığınız birisiyle ya da tanımadığınız birisiyle konuşurken daha mesafeli konuşursunuz.
Kişisel sınırlar, bireyin kendi güvenliği için kurduğu barikat gibidir. Bu barikat yalnızca siz tarafından görünebilir. Karşınızdaki kişinin bu barikatı görmesini istiyorsanız açık bir şekilde sınırlarınızı anlatmalısınız. Bu sınırları aşmak konusunda tavrınızı açıklamalı ve neler beklediğiniz konusunda karşınızdaki kişiyi bilgilendirmelisiniz.
İlişkilerde kişisel alanı korumak önem arz eder. Çünkü her ne kadar kişiler ilişki içerisinde olsa da hem partnerlerin bireysel sağlıkları için hem de ilişkinin sağlıklı gidişatı için kişisel alana sahip olmak her iki partner için de gereklidir.
Bu sınırlar olmazsa ya da bu sınırlar korunmazsa partnerler tekdüzeliğe sürüklenebilir ve ilişki sıkıcı olmaya başlayabilir. Partnerler kendilerini güvende hissetmeyebilir ve bu duruma sinirlenebilir. Dolayısıyla ilişkiniz çıkmaza girebilir.