Kabarcıklarla dolu bir kahve, bulaşık yıkayacağınız sünger veya bal peteği… Delikli bir görünüme sahip bu ürünlere baktığınızda şiddetli bir rahatsızlık hissediyor musunuz? Eğer cevabınız ‘’Evet’’ ise bu, sizin de birçok insanı etkisi altına alan delik fobisinden muzdarip olabileceğiniz anlamına gelir.
Peki, delik fobisi olarak da bilinen tripofobi nedir, belirtileri nelerdir? Delik korkusu neden olur ve nasıl geçer? Delik fobisinden kurtulmak mümkün müdür? Hepsinin cevabını bu yazımızda bulabilirsiniz.
Kişinin, kümeler halinde yoğunlaşmış deliklere veya birbirine oldukça yakın olarak gruplaşmış düzensiz desenlere karşı hissettiği korku ve iğrenme duygusuna tripofobi adı verilir. Bazı insanlar tarafından delikli el fobisi olarak da nitelendirilen bu terim, Yunancada “delik” anlamına gelen “trypo” ve “korku” anlamına gelen “phobos” kelimelerinden türetilmiştir.
Delik korkusu aslında delikleri temsil eden herhangi bir şeye yönelik hissedilen iğrenme duygusudur. Bakılan görüntü tehdit edici olmasa veya kişi yaşadığı irrasyonel korkunun tamamen farkında olsa bile, karşısındaki nesneye karşı yoğun bir tiksinti duyar.
Zira tripofobi, içinde delikler olan herhangi bir nesneyi veya küçük delikleri olan yüzeylerin görülmesi ile birlikte kolayca tetiklenebilir. Bu da peteklerden mercanlara, çileklerden nara veya hava kabarcıklarından cildin gözeneklerine kadar değişebilir.
Fobilerin keşfedilmesi oldukça eski bir tarihe dayanır. O dönemden günümüze kadar yüzlerce çalışma yürütülmüş ancak fobinin ortaya çıkmasına neden olan faktörler için net bir açıklama yapılamamıştır. Tripofobi de tıpkı diğer fobiler gibi “Nedeni tam olarak anlaşılamayan durumlar” kategorisine dahil edilmiştir.
Bununla birlikte, fenomenin kökenini açıklamak için birbirinden farklı teoriler üretilmiştir. Araştırmacılar tarafından öne sürülen ilk hipotez, tripofobinin uyuz, tifüs ve kızamık gibi parazitlere karşı bilinç dışı bir savunma reaksiyonu olduğudur.
Bazı araştırmacılar ise bu korkunun kökeninin atalarımıza kadar uzandığını savunmaktadır. Onlara göre atalarımız pullu veya tehlikeli hayvanlara karşı bir sinir refleksi geliştirmiştir ve bu refleks onlardan bize miras kalmıştır.
Her ne kadar araştırmacılar birbirinden farklı noktalara değiniyor olsa da hepsinin ortak olarak kabul ettiği bazı etkenler de vardır. Tripofobi nedenleri olarak genelleyebileceğimiz bu faktörleri şu şekilde açıklayabiliriz:
Tripofobi, yoğunluğu kişiden kişiye değişen semptomlarla kendini gösterir. Bazı kişiler hafif rahatsızlık yaşarken, bazıları çok daha yoğun tepkiler verebilir. Hatta bu tepkiler panik atak veya anksiyete atağına kadar ilerleyebilir. En yaygın görülen tripofobi belirtileri ise şu şekilde sıralanabilir:
Bu semptomlar sadece delikli görüntülerle ortaya çıkmaz. Aynı zamanda aşağıdaki listede yer alan ürünlerin düşünce yoluyla hayal edilmesi veya hafıza nedeniyle aniden hatırlanması da tripofobiyi tetikleyebilir:
Çoğu kişi tripofobik olduğunun farkında değildir. Nitekim pek çok kişi, deliklere karşı duyduğu rahatsızlığı genellikle şans eseri keşfeder. Günlük yaşantımızda nadiren delikli görüntülere temas ettiğimiz için aslında bu alışılmış bir durumdur. Ancak kişinin tripofobik olduğunu keşfetmesinden hemen sonra işler değişir.
Acaba ile başlayan bütün düşünceler yerini “Bu histen nasıl kurtulabilirim?” düşüncesine bırakır. Başlangıçta rahatlıkta tolere edilebilen delik fobisi semptomları, bireyin kişisel yaşantısını şiddetli şekilde etkiler. Çünkü kişi bazı nesnelere karşı çok daha duyarlı hale gelir. Tam da bu noktada kişinin uzman psikolog görüşü alması gerekir.
Uzman kişi, yaşanan kaygının yoğunluğunu ve söz konusu kişinin tepkilerini dikkatlice değerlendirir. Ayrıca duruma bağlı olarak, semptomların hangi nesnelere karşı olduğunu ve ne ciddiyette olduğunu öğrenmek için çeşitli yöntemlerden de yararlanabilir:
Sahip olunan fobilerin çoğu kaliteli bir yaşam tarzıyla aşılabilir. Dolayısıyla tripofobiyi yenmek de sandığınız kadar zor değildir. Aşağıda sıraladığımız önerileri dikkate alarak yaşam kalitenizi artırabilir ve muzdarip olduğunuz delik korkusundan kurtulma konusunda önemli bir adım atabilirsiniz.
Fobiler sıklıkla kendini belli eder; çünkü tekrarlayan düşünce kalıpları tarafından tetiklenirler. Kendinizi bundan kurtarmak için kendiniz ve korkulan durum hakkında sahip olduğunuz algıyı değiştirmek oldukça önemlidir. Bu noktada ne mi yapabilirsiniz?
Stresle başa çıkma yöntemleri arasında belki de en etkilisi nefes egzersizidir. Tripofobinin tetiklendiği anlarda yaşadığınız kaygıyı yönetemiyorsanız ve bu da sizin günlük yaşantınızı son derece olumsuz etkiliyorsa nefes egzersizlerinden yararlanabilirsiniz.
Deliklerden korkmak, utanılacak veya herkesten gizlenilecek bir durum değildir. Birçok tripofobik birey bunun farkında olsa da yaşadığı hisleri paylaşma konusunda oldukça çekimserdir. Bu çekimserliğin nedeni genellikle yargılanma korkusudur.
Eğer siz de benzer durumu yaşıyorsanız farklı alternatiflere yönelebilirsiniz. Hislerinizi yazabilir veya tam olarak ne yaşadığınızı yüksek sesle ifade edebilirsiniz. Bu sayede vücudunuzu farklı bir yöne çekecek ve enerjinizi kaygıyı azaltmak için harcayabileceksiniz.
Tripofobinin üstesinden gelmek için yara alabileceğiniz bir mücadeleye girişmenize gerek yoktur. Anlayış, kabullenme ve içsel dönüşüm yoluyla ekstra bir sorunla karşılaşmadan probleminizin üstesinden gelebilirsiniz. Zihninizi yeniden eğiterek ve kişisel gücünüzü tekrardan kazanarak sizi sınırlayan korkulardan kurtulabilirsiniz.
Neredeyse hiç kimse deliklerden korkarak doğmaz. Bazen çevredeki kişiler bazen de kişinin ta kendisi fobinin gelişmesine katkıda bulunabilir. Bu nedenle daha bilinçli davranmalı ve semptomlarınıza karşı hareket etmeyi alışkanlık haline getirmelisiniz.
Örneğin, arkadaşınızın atmış olduğu bir görüntü ile fobiniz tetikleniyorsa görüntüyü kapatıp arkadaşınızı uyarmalısınız. Ya da bal gördüğünüzde iğrenme duygusuna kapılıyorsanız bal satılan alanlardan mümkün olduğunca uzak durmalısınız.
Fiziksel sağlığınıza dikkat etmek fobinizi direkt olarak çözmese de, tamamlanmış bir kişisel bakım ile kaygı ve diğer semptomları çok daha kolay bir şekilde yönetebilirsiniz. Bunun için birazdan vereceğimiz ipuçlarını takip edebilir ve sandığınızdan çok daha güçlü şekilde ilerleyebilirsiniz:
Tripofobi için spesifik bir tedavi yöntemi bulunmamaktadır. Öte yandan, semptomları yönetmeye yönelik uygulanabilen bazı yaklaşımlar vardır. Bunları da psikoterapi ve ilaç tedavisi olarak iki kategoriye ayırabiliriz:
Psikoterapi, fobi ile ilgili geliştirilen olumsuz düşünceyi ve duyguları tanımlayarak onları değiştirmeyi amaçlayan bir yaklaşımdır. Tripofobi tedavisi için yaygın olarak kullanılan teknikler şunlardır:
Tripofobi tedavisi ile doğrudan ilişkili hiçbir ilaç bulunmamaktadır. Ancak aşağıdaki durumların varlığı söz konusuysa psikolog, danışanı psikiyatriste yönlendirebilir:
Tedavi sürecinde reçete edilebilecek ilaçlar ise anksiyete ile ilgili somatik veya psikolojik semptomları ortadan kaldırmak üzere verilebilir. Ancak ilaç tedavisi uygulanıyor diye terapinin sona ereceğini düşünmek doğru değildir. Zira ilaç tedavisi ile terapi süreci eş zamanlı olarak ilerler. Böylece psikolog ve psikiyatrist birlikte çalışarak kişinin yaşadığı semptomları daha başarılı yönetmesini sağlayabilir.