Zihninizde yer alan düşünceler son derece güçlü olabilir. İç konuşmanız pozitif ve iyimser olduğu zaman kendinizi bulutların üstünde dahi hissedebilirsiniz. Fakat tam tersi bir şekilde olumsuz düşünceler hakim olduğu zaman, kendinizi çok kötü hissedebilir ve stresle karşı karşıya kalabilirsiniz. Bu da olumlamadan çok daha fazlasıdır: Aslında gerçekliğiniz değiştirilebilir.
Kendiniz ve diğer insanlar hakkında ne düşündüğünüz, özellikle de kendini gerçekleştiren kehanet söz konusu olduğunda son derece önemlidir. Kendini gerçekleştiren bir kehanet, kendiniz ve çevrenizdeki insanlarla ilgili beklentilerinizin gerçek dünyayla eşleşmesiyle ortaya çıkar.
Yani, pozitif beklentiler olumlu sonuçlara yol açabilir veya olumsuz düşünceler bazen tam tersi sonuçlar verebilir. Peki, kendini gerçekleştiren kehanet ne demek? Örnekleri nelerdir ve etkileri nasıl hissedilir? İşte, bu konu hakkında bilmeniz gerekenler!
Kendini gerçekleştiren kehanet teriminin kaynağı sosyal psikolojidir. Bu, kendiniz veya herhangi biri hakkında tahminde bulunduğunuz zaman, aslında bu tahmininizin gerçekleşmesine neden olabileceğiniz anlamına gelir. Zira günün sonunda, siz veya diğer kişiler, belirlediğiniz beklentilere göre hareket edecek veya tam anlamıyla buna uyacaktır. Buradaki fikir, beklentilerin davranışı şekillendirdiği ve bunun da muhtemelen sonucu beklentinin gerçekleşmesine neden olacak şekilde şekillendirebileceğidir.
Dilerseniz, biraz da kendi gerçekleştiren kehanetin hikayesine değinelim. Bu kavram, 1948 yılında Amerikalı Sosyolog Robert K. Merton tarafından keşfedilmiştir. Merton’a göre, gerçekliğin yanlış temsili veya gerçeğin tahmini, gerçekliğe dönüşecek eylemlere neden olur.
Daha basit bir söylemle ifade edecek olursak; yanlış bir gerçeklik algısı ve gelecekle ilgili tahminler öfkeye, korkuya, kaygıya ve diğer psikolojik tepkilere neden olabilir. Bu tepkiler bir süre sonra tahminden çıkabilir ve gerçeğe dönüşebilir.
Klinik psikologlar, ünlü sosyologlarla iş birliği yaparak birçok farklı deneye imza atmıştır. Bu deneylerin yapılma amacı ise kişinin düşünce ve inançlarının beklenen sonuçlara neden olup olmayacağını anlamaktır. Bu, öğretmenlerin rastgele bir örnekleminin gerçekten yetenekli olduklarına veya akranlarından daha yüksek bir potansiyele sahip olduklarına inanmaya yönlendirildikleri ufuk açıcı bir çalışmayla iyi bir şekilde gösterilmiştir. Sekiz aylık bir takipte, belirlenen öğrenciler akranlarından daha büyük bir oranda gelişmiştir. Bu bulgu, öğretmenlerin öğrencilerden rastgele seçilen öğrencilere artan ilgi, övgü ve teşvike yol açan beklentileri ile açıklanmıştır. Böylece “kehanet” kendini gerçekleştirmiş ve beklentilerimizin sadece algılama biçimimizi değil, aynı zaman da ne yaptığımızı da etkilediğini ve bunların her ikisinin de , önceden var olan beklentileri doğrulamak için asıl ve algılanan gerçekliğin şekillenmesine yol açabildiğini görebilmemizi sağlamıştır.
Kendini gerçekleştiren kehanetin en bilinen örneği, plasebo etkisidir. Bu örnekte hastalar rastgele iki gruba ayrılmıştır. Bir gruba yeni tedavi uygulanırken, diğer gruba sahte tedavi ilaçları uygulanmıştır. Sahte tedavi ilaçlarında kişilerin iyileşmesine katkı sağlayacak hiçbir aktif madde bulunmamaktadır.
Doktorlar her iki grubu da gözlemleyip bulguları kaydetmeye başlamıştır. Sonuç ise tam da tahmin ettikleri gibidir. İkinci grupta yer alan hastaların iyileştiği gözlemlenmiştir. Örnek incelendiğinde, gerçek muamelenin aksine, kişinin sahip olduğu inançların kehanetin gerçekleşmesine yol açtığı anlaşılabilir.
Kişinin eylemlerinin olumsuz kültürel klişelere yol açabileceği inancı, stereotip tehdidi olarak tanımlanır. Daha açık bir şekilde ifade edecek olursak, kişi ait olduğu ırk veya kültür nedeniyle olumsuz tepkiler alacağına inanır. Bu inanç o kadar kuvvetlidir ki, düşünülenlerin gerçeğe dönüşmesine yol açabilir.
Klişe tehdidin en bilinen örneği, Afro-Amerikan istihbaratı ve üniversiteye kabul süreci ile ilgilidir. Geçmiş dönem araştırmacıları Afrikalı Amerikalıların diğer insanlardan daha az zeki olduğuna inanıyordu. Bu araştırma daha sonra, Afrikalı Amerikalıların neden çok azının üniversitelere kabul edildiğini açıklamak için kullanıldı.
Bu tutarsızlık, stereotip tehdidi biçimindeki kendini gerçekleştiren kehanetle açıklanabilir. Zira diğer bireylerin Afro Amerikalılardan beklentileri daha düşüktü. Çok az kişinin üniversiteye kabul edilmesiyle de beklentiler karşılandı.
Afro Amerikalılar da zaman içinde kendilerinin yetersiz olduklarına inanmaya başladı. Bu da gerçek potansiyellerinin çok daha azını sergilemelerine neden oldu. Sonuç olarak, araştırmada yer alan klişe doğrulandı.
Kendi kendine empoze edilen bir kehanet, kişinin kendi beklentileri ve eylemlerinin nedensel faktörü olarak ortaya çıkar. Buna verilecek en güzel örnek, geçmiş yıllarda yapılan topluluk önünde konuşma senaryosudur.
Bu senaryoya göre, bir adam topluluk önünde konuşmaktan çekinmektedir. Çünkü daha önceleri bu konuda başarısız olmuştur. Önceki deneyimi onun gergin ve stresli olmasına neden olmaktaydı. Dolayısıyla da bu adam konuşma esnasında tökezledi ve söyleyeceği sözleri unuttu. Sonuç itibarıyla, bahsi geçen birey başarısız olacağına inandı ve başarısız oldu.
Bir kişi kendine “başarılı bir öğrenci olamam” gibi negatif bir inanç yerleştirdiğinde, bu düşünceyle uyumlu davranışlar sergileyebilir. Bu durum, kişinin derslere gerektiği kadar çalışmamasına veya motivasyon eksikliğine neden olabilir. Sonuç olarak, bu negatif beklentiler gerçekleşebilir ve kişi başarısız olabilir.
Aynı şekilde, pozitif bir örnek olarak düşünelim; bir kişi kendine “başarılı bir lider olabilirim” şeklinde bir olumlu inanç yerleştirdiğinde, bu inanç doğrultusunda etkili liderlik davranışları sergileyebilir. Çevresindekiler de bu olumlu liderlik beklentileriyle uyumlu davranışlar göstermeye başlayabilir, böylece kişi gerçekten başarılı bir lider haline gelebilir.
Bu kehanet, başkalarının diğer kişiden beklentileri, o kişinin eylemlerini etkilemeye başladığı zaman ortaya çıkar. Bu kısa tanım kafanızı karıştırmış olabilir. Ama merak etmeyin! Bunu açıklamak için çok güzel bir örneğimiz var. Çünkü bu kehanetlerin en bilinen örneği falcı senaryosudur.
Falcı, kendine danışan kişiye bir gün terapist olacağını söyler. Bütün seans boyunca kendisine terapist olacağı empoze edilen kişi, zamanla buna inanmaya başlar. Belirli bir süre sonra bu inanç onun eylemlerini yönlendirmeye başlar ve en sonunda falcıya giden kişi terapist olur.
Başkalarının dayattığı kendini gerçekleştiren kehanetler ırk ve cinsiyet ayrımcılığının da kökeninde yatar. Bir kişinin başka ırktan biri için beklentileri varsa, o ırktan insanlar buna göre davranmaya başlayacaktır.
Örneğin, kadınların erkeklerden daha basit rollerde iyi olduğuna inanılıyorsa, kadınların bu kehaneti yerine getirme ve gerçek potansiyellerine ulaşamama olasılıkları oldukça yüksektir.
Sonuç olarak, güçlü bir şekilde inandığınız düşüncelerin zamanla gerçeğe dönüşmesi şaşırılacak bir durum değildir. Başkalarının empoze ettiği fikirlerin veya kendi zihninizde yer alan algıların da etkisiyle, farkında bile olmadan beklediğiniz sonun gelmesi için hazırlık yapıyor olabilirsiniz.
Bu bilgiler ışığında, pozitif düşünce, olumlu beklentiler ve kendine güvenin önemi daha da anlaşılır hale gelmektedir. Aynı şekilde stereotiplerden arınmak, kendi hedeflerimize odaklanmak ve başkalarının bizi sınırlamasına izin vermemek de önemli bir noktadır.
Kendini gerçekleştiren kehanetleri fark etmek ve olumsuz düşünceleri olumlu yönde değiştirmek, bireyin yaşam kalitesini arttırabilir. Bu nedenle, bilinçli bir şekilde düşünce kalıplarını yönetmek ve pozitif yönde etkilemek, başarı, mutluluk ve iyi bir yaşam için önemli bir adımdır.