
03 Nis İş Hayatında Yaratıcılık, Üretkenlik ve Performans Üçgeni
İş hayatı ve özel yaşamı birbirinden ayrı tutmaya çalışsak da günümüz şartlarında her bir etkileşim alanı birbirine bağlanıyor ve kişiliğimizin bir parçası haline geliyor. Durum böyle olunca hayatımızda önemli bir yer tutan iş ortamı ve performansı da yaşam kalitemizi belirleyen unsurlardan birisi olarak karşımıza çıkıyor.
Hepimiz kendi potansiyelimizi gerçekleştirmeyi ve kariyer hayatında elimizden gelenin en iyisi yapmayı hedeflesek bile, üretkenlik koşullarımız her gün aynı potansiyelde olmuyor. Aslında insan olmanın doğal bir sonucu olarak gelen bu durumda, üretkenlik baskısı ve dahasıyla karşılaşabiliyoruz. Oysa tavuk bile her gün yumurtlamıyor!
Peki, çalışandan beklenen bu baskı tam olarak hangi sonuca karşılık geliyor? Yazımızda üretkenlik baskısının bireyler ve şartlar üzerindeki etkisini konuşurken; şirketler için de sanıldığı kadar işlevsel olup olmadığı üzerinde duracağız.
Yaratıcılık ve Üretkenlik Aynı Şey Mi?
İş hayatında üretkenlik denildiğinde akla ilk olarak yaratıcılık potansiyeli geliyor. Bunun sebebi üretkenlik ve yaratıcılık kavramlarının sıklıkla benzer şekilde değerlendirilmesidir. Her iki tanım da birbirini yakından etkilemekle birlikte, ikisinin aynı şey olduğunu söylemek mümkün değildir.
Yaratıcılığın doğuştan gelen bir potansiyel olduğu ve doğru şartlarda gelişirken kötü koşullarda durağan hale geldiği ifade edilebilir. Üretkenlik kavramı da kişinin üretken olma halini tanımlar.
Görüldüğü üzere üretkenlik ve yaratıcılık farklı anlamlara gelmekle birlikte birbirini etkileyen ve tetikleyen unsurlardır. Eğer bir iş yerinde üretkenlik amaçlanıyorsa ve bunu sağlamak için baskı yoluna gidiliyorsa muhtemelen üretim potansiyeli ile birlikte çalışanın yaratıcılığı üzerinde de olumsuz sonuçlar doğacaktır.
Stres ve Baskı Altında Daha Aktif Çalışmak Bir Efsane Mi?
İş yaşamının genellikle stres ve baskıya dayalı bir çalışma ortamını beraberinde getirdiği bilinen bir gerçektir. Elbette istisnaları görülmekle birlikte pek çok firma çalışanların baskı altında daha aktif olacağını öngörür. Aslında bu düşüncenin temeli, çalışma yaşamının endüstriyel koşullara uyumlandığı Sanayi Devrimi’ne kadar gider.
Fabrikaların yoğunlaştığı ve insanların üretimde etkin şekilde yer aldığı bu süreçte hızlı olmak ve makinelere ayak uydurmak en önemli unsur haline gelmiştir. Çalışanların mola ve hatta tuvalet süresinin belirlenmesi gibi bazı uygulamalar bu dönemin ürünü olmakla beraber; ancak stres ve baskı altında ideal şekilde çalışılacağına inanılan bir süreç karşımıza çıkar.
Günümüzde Sanayi Devrimi’nin getirdiği bazı aşırı çalışma koşulları düzenlenmiş olmakla birlikte baskı ve stres altında çalışma gibi kimi getirileri hala uygulanmaktadır. Hızlı ve seri üretimin amaçlandığı bu çalışma biçimi, insan doğasından çok makine düzenine uyumlu olduğu için iş hayatında üretkenlik üzerinde olumlu bir rol oynamaz.
Elbette çalışma sürelerinin belirli olması ve iş yerinde karşılıklılık ilkesi ile hareket edilerek bazı kurallar konulması önemlidir. Bunun yanı sıra baskı yoluna gidildiği takdirde pek çok insan performans baskısı altında olduğu için doğru karar alamaz ve dahası stresle performansı düşer.
Performans Baskısı Mobbing Midir?
Çalışma ortamında performans baskısı ne yazık ki pek çok çalışanın karşılaştığı bir sorundur ve çalışanlarla birlikte iş yerini de olumsuz etkileyecek sonuçlara sebep olur. Peki, performans baskısı, “mobbing” yani çalışanlar üzerinde uygulanan psikolojik şiddet olarak değerlendirilebilir mi?
Öncelikle kişinin performansını arttırmaya yönelik uygulanan yöntemin ve ifade biçiminin konunun anlaşılması noktasında büyük önemi vardır. Örneğin; iş yeri tarafından çalışana uygulanan performans baskısı yıldırma amacı taşıyor, işten uzaklaştırma gibi tehditkâr bir üslup içeriyorsa bu kapsama dahil olabilir.
Aynı şekilde bu baskı sürekli devam ediyor ve çalışan kişide psikolojik ya da fiziksel zarar meydana getiriyorsa mobbing şüphesi üzerinde durmak; ayrıca hukuki ve psikolojik desteğe başvurmak gerekir. İş yerinde psikolojik şiddet şartlarını bilmek, çalışana haklarını koruma konusunda önemli bir yardımcı olacaktır.
İş Hayatında Daha Üretken Olmak İçin Neler Yapılabilir?
Eğer iş yerinde yaşadığınız koşulların psikolojik şiddet kapsamında olduğunu düşünüyorsanız mutlaka hukuki ve psikolojik desteğe başvurarak haklarınızı aramalısınız. Bununla birlikte herhangi bir performans baskısı yaşamıyor ve kendi en iyi halinizi yakalamayı düşlüyor olabilirsiniz. Ya da yaşadığınız performans baskısını aşmak için daha üretken olmayı hedefliyor olabilirsiniz. Bu koşullar altında iş hayatında daha üretken olmak için yapabileceğiniz pek çok uygulama mevcuttur.
Aşağıdaki öneriler iş hayatında daha üretken olmanız için size yardımcı olabilir:
- Görev Listesi Yapmakİş hayatında üretkenlik adına en önemli zorluklardan birisi birden fazla görev tanımı ve dikkat dağıtıcı etkenlerin çokluğudur. Kendinize en uygun şekilde düzenleyeceğiniz günlük, haftalık ve gerekirse aylık görev listesi ile bitirmeniz gereken işleri netleştirebilir ve rahatlıkla tamamlayabilirsiniz.
- Sorumlulukları Öncelik ve Düzen Sırasına KoymakYapacağınız işleri düzenlemek ve kağıda aktarmak, günlük koşuşturma içinde kafanızı boşaltmanıza yardımcı olacaktır. Ayrıca var olan sorumlulukları öncelik sırasına koymak da zamanı doğru değerlendirmek adına gerekli bir uygulamadır.
- Zaman Yönetimini Etkili Şekilde Gerçekleştirmekİş hayatının kırılma noktalarından birisi olan zaman, hepimiz için en değerli unsurlardan birisi. Etkili bir zaman yönetimi için; gerektiğinde “hayır” demeyi bilmek ve işleri yetiştirmek için eş zamanlı çalışmaya odaklanmak yerine tek bir işe kafa yormak gerekli olacaktır.
- Verimli Olduğunuz Gün ve Saatleri Belirlemekİş hayatında üretkenlik şartlarının her gün aynı olmaması ve değişkenlik göstermesinin temel sebeplerinden birisi herkesin verimli olduğu zaman aralığının farklı olmasıdır. Gün içinde hangi saatlerde daha verimli hareket ettiğinize ve hangi zaman aralığında dinlenme ihtiyacı duyduğunuza yakından bakarak, önemli işlerinizi en verimli olduğunuz zaman dilimine denk getirebilirsiniz.
- Verimsiz Zaman Boşluklarını İşlevsel KullanmakDaha önce de bahsettiğimiz gibi bizler birer robot ya da iş makinesi değil, insanız. Bu nedenle istediğimiz kadar verimli olamadığımız ya da vücudumuzun dinlenmeye ihtiyaç duyduğu zaman aralıkları olması gayet doğaldır. Bu zaman diliminde gerekirse dinlenmek ve önemli olmayan, sıradan işleri tamamlamak oldukça verimli bir değerlendirme şekli olacaktır.
İş hayatında üretkenlik, hepimiz için önemli bir kavram. Kendi en iyi halimizi meydana getirmek ve tabiri caizse her işe yetişebilmek için daha fazla üretken olmayı amaçladığımız günümüz koşullarında bazen istediğimiz verimliliği yakalayamıyoruz. Aslında bu durum, oldukça insani ve bazı pratik önerilerle aşılabilecek bir sorundur.
Bununla birlikte iş hayatında üretkenlik için baskı gördüğünüzü ve durumun psikolojik şiddet boyutuna ulaştığını düşünüyorsanız; mutlaka hukuki ve psikolojik desteğe başvurmalısınız. HiDoctor alanında başarılı şekilde çalışan online psikologlar eşliğinde hizmet verirken; iş yaşamındaki performans ve üretkenlik baskısına dair ihtiyacınız olan psikolojik desteği online olarak almanızı sağlar.
Yorum yok