
12 Eki Düğünde Herkesi Mutlu Etme Çabası Gerçekçi Mi?
Düğün günü, birçok kişinin hayatındaki en mutlu gündür. Çünkü bu önemli günde sevdiğiniz kişi ile birlikte yeni bir hayata yelken açar ve aile birliğini kurma yolunda büyük bir adım atarsınız.
Ne kadar heyecan verici olsa da, hayatınızı birleştiriyor olmanız sizi büyük bir stres altına sokabilir. Zira siz ne kadar mutluysanız çevrenizdeki insanları da o kadar mutlu görmek istersiniz. Mutluluğunuza ortak olsunlar ve siz neyi seçtiyseniz ondan hoşnut olsunlar istersiniz. Peki, düğünde herkesi mutlu etme çabası gerçekçi mi?
Öncelikle, iki tarafın aile üyeleri arasında küslükler veya gerginlikler olabilir. Davetliler ikramlıklarınızı beğenmeyebilir ve hatta bazıları hazırladığınız şarkı listesinden nefret bile edebilir.
Bu gibi yaşanabilecek durumlar bir araya geldiği zaman büyük bir stres altına girdiğinizin farkına varırsınız ve herkesin mutlu olacağı, düğününüzden bahsedilirken en ufak bir eksiklik olmadığından bahsedilmesini istersiniz. Bu yüzden de herkesi memnun etmeye çabalarsınız.
Ancak bu ne kadar gerçekçi? Gelin, bu soruya birlikte cevap bulalım. Bununla birlikte, söz konusu durumun altında yatan sebebin ne olduğunu öğrenelim!
Düğünde Neden Herkesi Mutlu Etmeye Çalışırız?
Düğününüz hiç şüphesiz ki hayatınızın en mutlu anlarına ev sahipliği yapar. Bütün sevdikleriniz bir arada, gözünüzün önünde ve hepsi sizin mutluluğunuzu izliyor. Siz tatlı bir tebessümle etrafı seyrederken bütün sevdiklerinizin de yüzünde bir tebessüm olsun istersiniz. Bir kişinin bile suratının asık olması sizi üzebilir ve hatta birden fazla kişiyi o halde görürseniz en güzel gününüz mahvolabilir.
Böyle olmasını istemediğiniz için elinizden geldiğince herkesin yüzünü güldürmeye çalışırsınız. Hatta o kadar ki, sizin ve eşinizin istekleri artık ikinci plandadır. Birinci planda ailenin ve davetlilerin neyi sevip sevmeyeceği vardır. Ve düğün hazırlıkları da artık ”Onlar mutlu olursa biz de mutlu oluruz” düşüncesiyle yapılmaya başlanır.
Tüm bunlar olmaya başladığında nazik jestlerinizin aslında size büyük bir sıkıntı yarattığını görebilirsiniz. İşte o zaman düğünde herkesi mutlu görmeyi istemek sizi sıkışmış ve değersiz hissettirecektir. Peki, bütün bunları bilmemize ve sıklıkla düğün planlaması öncesinde “Önemli olan bizim ne istediğimiz” veya ”Elalem ne derse desin” gibi ifadeleri kullanmamıza rağmen neden aynı yanlışı tekrarlarız?
1. Sosyal Baskının Gücü
Türk toplumu için düğün, kalabalık bir eğlence ortamı anlamına gelmektedir. Bu ortamda her iki taraf da ev sahibidir ve davetliler en iyi şekilde ağırlanmalıdır. Yeni evlenecek çiftler için bu kural geçerli olmasa dahi özellikle ebeveynler için durum tam tersidir. Giyilecek kıyafetten ikram edilecek yiyeceklere kadar her şey “Elalem ne der?” düşüncesi çerçevesinde seçilir.
Zaten kaygılı ve endişeli olan çiftler de bir süre sonra duruma ayak uydurmaya başlar. Tartışmak yeni sorunlara davetiye çıkardığından baştan aşağı her şey misafirlerin zevkine göre dizayn edilir.
Ancak unutulan bir gerçek vardır: Herkesi memnun edemezsiniz. İnsanların en iyi düğünde dahi şikayet edebileceği bir şeyler mutlaka vardır. Bu yüzden gelin ve damadın isteklerini yerine getirmek çok daha önemlidir.
2. En Beğenilen Düğüne Sahip Olma Arzusu
Kendi düğün gününüz gelene kadar kaç farklı düğün davetine katıldığınızı hatırlıyor musunuz? Çocukluğunuzda ailenizle, yetişkinlikte arkadaşlarınızla bütün düğün davetlerine katıldınız. Sohbet arasında “Ben olsam böyle yapardım” dediğiniz her cümle kendi düğününüzde karşınıza çıktı.
Çünkü gittiğiniz her salonda eleştirecek bir şeyler buldunuz veya eleştiren insanlara maruz kaldınız. Aynı duruma düşmemek ve ileride “En iyi düğün buydu” dendiğini duymak için içten içe misafirlerinizi memnun etmeye çalışıyor olabilirsiniz.
3. Minnet Duygusu
Ebeveynler çocuklarının yaşantısından sorumludur. Çocukluk çağı yerini yetişkinliğe bıraksa dahi anne ve babanın görevi bitmez. Elbette her insan yaptığı fedakarlıkların takdir edilmesini ister.
Öte yandan bazı ebeveynler için bu arzudan ziyade adeta bir zorunluluktur. Çocuğunu yetiştirene kadar sergilediği her fedakarlık bazı durumlarda pazarlık konusuna dönüşür. Böyle durumlarda sıklıkla “Ben senin için bunları yaptım” cümlesi sarf edilir.
Evlilik stresiyle boğuşan genç çiftler için ailesinin yaptıklarının karşılığını vermek adeta bir görev gibidir. Aynı cümlelere sürekli maruz kalarak büyüyen çocuklar için fedakarlık zamanı gelmiştir. Kendi fikirleri ötelenir ve anne – baba kırılmasın diye her şey onların isteklerine göre şekillenir. İşte, bu da düğünde herkesi mutlu etme çabasının altında yatan en büyük sebeplerden biridir.
Yorum yok